“Tam o anda, ayaklarının altında uzayıp giden şu kenti, oluşturduğu kapalı evreni ve gecenin içinde boğduğu korkunç haykırışları keskin bir biçimde algılıyordu. ”
“Ancak böylesine basit duyguları dile getirmek için en ufak bir sözcük ona binlerce acıya patlıyordu. Sonunda bu güçlük onun en büyük derdi olmuştu: “Ah doktor,” diyordu, “kendimi dile getirmeyi nasıl da öğrenmek isterdim!”
“Savaşta insan ölüyü diriyi bilmez. Nasıl ölü bir adam ancak ölü halde görüldüğünde önem taşırsa, tarih sahnesine saçılmış yüz milyon ceset de hayalimizde silik bir görüntüden başka bir şey değildir.