Hırsın ağırlığının göğsünden kalktığı, kendisinin hayvanlar arasında bir hayvan, topraktan çıkıp yine toprağa dönecek mucizevi ve manasız bir yaşam formu olduğunu anladığı yegane zamanlarmış bunlar.
David'e takıntımı ve aşkımızın ne kadar sarhoş edici olduğunu, bütün hayatımı, hem de kendisi de dahil bütün hayatımı bırakıp gitmeye hazır olduğumu anlatmak istiyordum.
Zahmetsizce güzel bir kadın olamayacaksam zarafetle ya da değil, bilincinde olmadan, fizikleriyle bir tür barış içinde hareket eden kadınlardan biri olmak isterdim. Ben asla kendimle barışık olmadım, görünüşümle ilgili sancılar çektim her zaman.
Yine de bir erkek kendine kendisinden daha genç bir hayat arkadaşı seçtiğinde, tarafların ikisi de rızası olan yetişkinler olsa ve ortamda bir güç dinamiği görünmese bile kadınlar bir parça irkilir hep. Nispeten genç kadının kendini seçilmiş hissedebildiğini biliyoruz, nispeten genç erkekse kendini şanslı hissediyor olabilir. Erkeğin bakış açısından, genç kadının bir ümit vadettiği malumumuz; kadının açısından da deneyim karşısında bir tür hürmet söz konusu.
Eğer sanata ahlak aşılamaya devam ederseniz yalanlarda ve sınırlarda ısrar ermiş olurdunuz. Hakikat ancak ahlakın kısıtlamalarının dışında bulunabilirdi.
Yemek pişirme olayına nokta konması ikimize de rahatlamıştı. Her gün her gün öğle vakti kafamın gerisinde ses vermeye başlayan o sonsuz tik taktan net bir şekilde nefret ediyordum : Bu akşam ne yiyeceğiz?