Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yağmuru Beklerken

Himmet Dağlı

Yağmuru Beklerken Gönderileri

Yağmuru Beklerken kitaplarını, Yağmuru Beklerken sözleri ve alıntılarını, Yağmuru Beklerken yazarlarını, Yağmuru Beklerken yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
... Fahir için de her zamanki gibi sıradan bir gün batımı olmayacaktı bugün. İçinde bulunduğu ânı anlamlandıran çok büyük bir sebebinin olduğunu düşünmüş, yanı başındaki Ayla’ya fark ettirmeksizin tebessüm etmişti. O da mutluydu diğer günlerine bakarak. Böylesine bir huzuru çocukluğunda sık sık yaşamış; lâkin her insanın mesut olmak hakkını o, uzun zamandır elde edememişti. O sırada bir duâ yolladı ta yukarılara, göklere; ama bunu kendisinden başkası ne bilecekti ne de bu duâya âmin diyebilecekti. Acaba Fahir, hayatın içinde bu duâsına karşılık bulacak mıydı?
Şimdi kelimeler ağızlardan güçlükle çıkmıyordu. Bilakis, her sözcük rahat bir nefes için dudaklardan dökülüyor, mümkünse karşı tarafın daha fazla nefes almasına fırsat verilmek isteniyordu. Ve böylece sokaklar geçildi birer birer, ayakların onları nereye götürdüğü tam bilinmese de. Ayla şiirden sözü açmıştı; fakat şiir hakkında ne söyleyeceğini kafasında bir türlü kuramıyordu. Şiir onun için, adı sanı okul kitaplarında kalmış birtakım anlamsal zorlamalardı. Şâirler ise Fahir için hiç tanımadığı kimliklere sahip insanlardı. Onların sıradan insanlar olup toplum içerisinde bulunabileceklerine dâir de en ufak bir fikri yoktu.
Reklam
İnsan yorulunca susmak isteyip tâkatini toparlamayı arzularken; bu iki genç, konuştukça rahatlıyordu. Gerçi, biri konuşurken diğeri için, dinlemek de keyifliydi.
... Sonra dergâhın pencerelerinden mavimsi ışık huzmeleri duvarları yalayarak sekiz köşeli tavanda birleşiyordu. O vakit Fahir, göğün ilâhî bir aşkla şak şak olup ardından sis halinde aşağıya doğru indiğini görebiliyordu. Ve böylece pervâneler göğe uçuyorlar, yüzlerce perdeyi gerilerinde bırakıyorlardı. Ya Fahir duyuyordu bu ritüeldeki duyulan sesleri, ya da gözü kulağı büyük bir aldatma içerisindeydi. Zerreden küreye her cisim o anda Rabbine huşû ile temas ediyordu. Sonra haykırıyordu cism ü cân; [Ol şarabı içtim ki can, onun kadehidir. / Ol şarapla sarhoş oldum ki akıl, ona deli divâne olmuştur. / Bir duman geldi, bürüdü beni, ateşledi beni. / Ol mumdan ki güneş, ona pervâne kesilmiştir.]
Gökyüzü bu haziran ayında oldukça açık, yıldızlar pek parlaktı. Berrak gökyüzünde kocakarının döke saça çaldıklarından arta kalan yıldızlardan müteşekkil Samanyolu, her zamanki gibi karanlık göğün bir ucundan diğer ucuna serilmiş, öylece seyreyliyordu altındakileri. Diğer yönde takımyıldızları, olanca parlaklığıyla yeryüzündekileri selâmlamaya devam ediyordu. Ayla, her birini süzdü, ardından derin derin nefes alarak efkârını dağıtmak istercesine, sözlerini yarım yamalak hatırladığı bir türküyü mırıldanmaya başladı. "Memleket mi yıldızlar mı..."
Baki olan yalnız Allah'tır Herşey fanidir, ona dönecektir.
Sayfa 197Kitabı okudu
Reklam
Ölüm herkesin, her an için omuz başında. Bu gün var, yarın yok bir ömre...
Sayfa 103Kitabı okudu
51 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.