Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ruhunuzdaki Yaralar İçin

Yakamoz

Sude Naz Göl

Yakamoz Gönderileri

Yakamoz kitaplarını, Yakamoz sözleri ve alıntılarını, Yakamoz yazarlarını, Yakamoz yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gölgen? Ondan kaçabilir misin? Onu da değiştirebilir misin? O senin peşinden gelecek, bunu unutma...”
Reklam
Her şeyi unutmak; her yaranın iyileştiricisi, her yaranın kurtarıcısı değil miydi zaten? Ya da bizler dayanamadığımızdan buna bir isim vermiş ve kendimizi avutmuşuzdur...
yeni
Sanat kimsenin görmediğini görmek, kimsenin duymadığını duymak, kimsenin dokunamadığına dokunmak, kimsenin hayal edemediğini hayal etmektir. Sanat aslında insanın kendi içinde dünyayı keşfetmesidir. Sanat hayatın ta kendisidir. Sanat her biri ayrı bir sanat olan varlıklar arasında asıl sanatçının varlığına doğru koşmaktır. Sanat her şeyde güzeli bulabilmektir. İşte bizde geleceğimiz olan çocuklarımızı Mimar Sinan´ın, Ömer Seyfettin´in, Osman Hamdi Bey´in, Hafız Osman´ın, Mehmet Akif´in, Halide Edip´in, ve tarihimizin yetiştirdiği nice altın şahsiyetlerin izinde yetiştirmek adına Küçük Yazarlara da inanmak teşvik etmek lazım. Çocuklarımızın kabiliyetlerine bir ışık olması umuduyla kızımla bir yolculuğa başladık. Biz inanıyoruz ki dünyayı sadece aklıyla değil ruhuyla ve kalbiyle de görecek nesillerin yetiştirilmesinde belki küçükte olsa önemli bir adım olacaktır. Şimdiden çocuklarımızın kalemlerine bol mürekkep, yüreklerine sevgi dolu sonsuz hayaller dileriz.
“Yeşilin en uçsuz bucaksız tonu... Güçlü ve narin, sert ve yumuşak, denize bakmak gibi rahatlatan ama bakmaktan yorulmayacağın, saatlerce bakacağın türden mi?’’
Babam, Barlas Karaer. İnsanların -onu tanıyan insanların- ismini duymaları bile yüzlerinin korkulu bir hal almasını sağlıyordu. Bunu sağlayan ise Mahzen’in kurucusu olmasıydı. Acımasız ve otoriter biri olması da seçeneklerden biriydi...
Reklam
Büyük bir yorgunlukla suyu açtım ve elime biraz su aldım. Akan gözyaşlarıma doğru suyu yüzüme çarptım. Suyun sakin ve yatıştırıcı sesi ile birkaç kez daha yüzümü yıkadıktan sonra suyu kapattım. Ellerim, görüş açıma geldiğinde elimde küçük bir çizik olduğunu fark ettim. Muhtemelen vazo ile camı kırdığım sırada olmuştu. Acıya alışkanlığımdan dolayı da hissetmemiş olmalıydım. Acımıyordu. Hiçbir yaram kalbim kadar acımıyordu.
Eğitim sırasında birçok acı çekmiştim. Bundan bile daha beter acılar. Ancak bu yaraları güvendiğin birisi yapıyorsa acı hissi katbekat artıyordu. Yediremiyordum kendime. Nasıl böyle bir şeye izin vermiştim. Öylece durmuştum. Onun canını yakmamak için öylece durmuştum!
Gölgen? Ondan kaçabilir misin? Onu da değiştirebilir misin? O senin peşinden gelecek, bunu unutma...”
Onu daha önce inceleme fırsatı bulamamıştım. Evet... Kabul etmek istemesem de yakışıklı bir yüze sahipti. Erkeksi düz burnu onun inatçı olduğunu gösterebiliyordu. Ne kadar şımarık ve kibirli olduğunu söylememe gerek yoktu sanırım. Mavi- yeşil gözleri dayanılmaz ve güçlü olduğunu simgeliyordu adeta. Yüz hatları o kadar düzgündü ki, saçlarının ince bir ustalıkla kesildiğini ve şekil verdiğini söylememem kolaylaşıyordu. Dudağının kenarındaki piercing dudaklarını olduğundan daha ilgi çekici yapıyordu. Gülümsediğine yüzünde çıkan küçük gamzeler çoğu kızın hoşuna gitse de bana itici geliyordu... Belki de sadece Karan’ın yüzünde oldukları içindi. Bilmiyordum.
Sayfa 53 - GECE KİTAPLIĞIKitabı okudu
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.