Uykuyla ilgili çok sayıda bilimsel araştırmada varılan en önemli sonuç şu: Uyku zamanı, güneşin ritmine göre ayarlan malı. Beyin, güneş doğmadan önce çalışmaya hazır hale gel meli. Yani beynini kullanan kişi güneşten önce uyanmış olmalı.
…
En sağlıklı uyku, güneş doğmadan önce uyanmakla elde edi lebiliyor. Güneş doğduktan sonra uykuda geçen her bir saat, dinlenmek yerine yorgunluk, halsizlik, hatta psikolojik olarak depresif bir ruh hali, çökkünlük ve isteksizlik getiriyor.
Uyku laboratuarlarında yapılan çalışmalarda, güneşin doğumundan sonraya sarkan uykunun REM denilen dönemi uzamış görünüyor. Biz buna REM uzaması diyoruz. REM uzaması, "beyin ödemi" denilen bir durumun ortaya çıkmasına yol açıyor. Beyin hücreleri arasında sıvı birikimi oluyor. Yani beyin şişiyor ve genişliyor. Bu da hücrelerin normal işleyişine mani oluyor. Beynin kimyasal işleyişi bozuluyor. Bu yüzden insanlar, pazar günü veya başka bir gün gündoğumundan sonra uyandıkların da baş ağrısı, yorgunluk, isteksizlik gibi belirtiler hissediyorlar. Bu da tam olarak depresyona uyuyor. Yani insanlar, pazar günü dinleneceğim beklentisiyle çağdaş yaşamın oyununa gelerek geç kalkıyor ve depresyona giriyorlar.
Bu arada, küçük bir ayrıntıyı da ilave etmeliyim. Güneşten once uyanıp epey bir süre geçtikten sonra tekrar yatıldığında, beyin için bu yeni bir uyku hükmüne geçtiğinden REM uzaması dediğimiz durum ortaya çıkmıyor ki bu da, Hz. Peygamberin güneşin doğumundan 45 dakika sonrasına kadar uyumama uygulamasına tekabül ediyor.