Toplumda tarihçi olabilmek için hiçbir donanım gerekmediği şeklinde bir anlayışın bulunması ve okur-yazar tarih meraklılarının kendilerini tarihçi zannetmesi, tarihin en büyük talihsizliğidir herhalde.
"Toplumda, tarihçi olabilmek için hiçbir donanım gerekmediği şeklinde bir anlayışın bulunması ve okur-yazar tarih meraklılarının kendilerini tarihçi zannetmesi, tarihin herhalde en büyük talihsizliğidir."
toplumda tarihçi olabilmek için hiçbir donanım gerekmediği şeklinde bir anlayışın bulunması ve okur-yazar tarih meraklılarının kendilerini tarihçi zannetmesi, tarihin en büyük talihsizliğidir herhalde.
tarihi kaynaklara ulaşma, anlama ve yorumlama imkan ve araçlarından yoksun oldukları halde, toplumdaki "tarih açlığı”nı görüp kurnazca bu ihtiyacı tatmin eden ve kitlenin duymak istediklerini söyleyen "araştırmacı-yazarlar”ın müthiş bir algı ve bilgi kirliliği yarattığı ve bu durumun sorunu daha da içinden çıkılmaz bir hale soktuğu ifade edilebilir.
Toplumda tarihçi olabilmek için hiçbir donanım gerekmediği şeklinde bir anlayışın bulunması ve okur - yazar tarih meraklılarının kendilerini tarihçi zannetmesi, tarihin en büyük talihsizliğidir herhalde.
Tarihimizin ve atalarımızın kusursuz olduğu inancı günümüz insanına belli bir özgüven sağlar, ancak, içeriği zayıf bir özgüvenin toplumun geleceği üzerinde uyuşturucu bir etki yapacağı da açıktır.
Bir toplumda sefalet artıkça buna paralel olarak sefahat da artar. Devlette veya toplumsal yapıda bir problem meydana geldiğinde, bunu gizlemek için görüntü ön plana çıkartılır.
Tarihçilik inanç alanı değil, bir rasyonalite alanı olmalı, bir izah ve anlama çabası olmalı; ancak o zaman tarihten ve tarihî tecrübelerden yararlanabiliriz.