"Derdi olmalı insanın derdi. Yaşadığı hayatla, soluduğu havayla, içtiği suyla derdi. Ülkesiyle, tarihiyle, diniyle, diliyle… Komşusuyla, kaldırım taşıyla, sokakta üşüyen kediyle, çöp toplayan çocukla derdi olmalı insanın. Çiçekle, böcekle… Çocuğunu insan etmekle ilgili, çevresini güzel etmekle ilgili derdi.
Lokmasını paylaşmakla, düşünmekle, sevmekle, vicdanıyla derdi olmalı insanın.
Dert sahibi olursan düşünürsün çünkü. Düşünürsen, sorgularsın, sorgularsan, öğrenmek istersin nedenini niçinini.
Öğrenmek istersen araştırırsın. Araştırırsan doğru düşünmeyi öğrenirsin çünkü. Sonra harekete geçmek istersin. Harekete geçersen en çok kendine yardım edersin aslında. Kendine yardım edersen dünyaya yardım etmiş olursun. Ah şu tembellik olmasa. Düşünme tembelliği, sevme tembelliği, vicdan tembelliği…" diyor Meltem Erkutay. .
.
İşte Adnan Ocak'ta tam olarak insanı önce dertlendirecek sonrada dertlerinin üzerine yürütecek denemeler yazmış kitabında. Her bölümü okurken yazarın düşünce şeklinin benimkiyle ne kadar uyuştuğunu gördüm. Fakat ben fikirlerimden taviz verenlerdenim o da taviz vermeyenlerden.. Ne mutlu.. Şu an tek beklendim yazarın biraz yüzelsel ve herkesin anlayabileceği şekilde yazılmış bu kitabın, içeriğinin daha derinlemesine işlenmiş yeni kitabıyla bizi buluşturması.