Psikanalistin paranoid-şizoid durumun depresif duruma ya da tam tersi yöndeki dönüşümlerin doğasını anlamaya yönelik gözlemleri, analitik duruma bir element kazandırır; bir dizi ayrı aynı zerrecik ya da elementten yine bu elementlerin sentezine bir geçiş gibi gelişme gösteren bir element... Biri diğerinin yerine geçer, tipkı değişik perspektifli şekillere bakarken yargılarımızın değişmesi gibi...
Teknik açıdan baktığımızda, hastanın, bir fonksiyonlar kuramı, alfa-fonksiyon ve kontak-bariyere ilişkin yapılan yorumlara verdiği yanıt, bu kuramsal kavramlara yakın bir gerçekleşme unsuru taşıyorsa, hasta tarafından anlaşıldığı kabul edilebilir.
Bazen analizdeki açıklamalardan yola çıkarak, hastanın bir fetus olduğunu, annesinin duygularının kendisine ulaştığını fakat onun bu duyguların uyarıcısını ve kaynağını bilemediğini gözümde canlandırıyordum.
Psikanalizin özelliği, analistin hakim olduğu kuramların sayıca fazla olması değil, analistin karşılaşacağı olasılıkları en az sayıda kuramdan yararlanarak açıklayabilmesidir.
Bizim düşünceleri "düşünmek” için doğuştan sahip olduğumuz donanım, cansız varlıklarla ilgili sorunlarda kullanılabilir ancak konu hayatın kendisi olduğunda bu donanım yetersiz kalır. İnsan zihninin karmaşık yönleriyle karşı karşıya kaldığında psikanalist kabul edilmiş bir bilimsel yöntem uyguluyor olsa bile şu durumda çok dikkatli olmalıdır: Yöntemin zayıflığı, psikotik düşünmenin zayıflığına, yüzeysel incelemenin kabul edebileceğinden daha yakındır.