Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Türkiye’de Kadınların Vajinismus Deneyimleri

Yatak Odasındaki Kalabalık

Yeliz Turan Yunusoğlu

Yatak Odasındaki Kalabalık Gönderileri

Yatak Odasındaki Kalabalık kitaplarını, Yatak Odasındaki Kalabalık sözleri ve alıntılarını, Yatak Odasındaki Kalabalık yazarlarını, Yatak Odasındaki Kalabalık yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
sosyokültürel dayatmalara karşı kadınların verdikleri tepkiler "hastanelik" olmuşsa, tedavi edilmesi gereken penisin vajinaya sorunsuz bir şekilde girmesi midir? eğer bu bir hastalıksa, gerçekten hasta olan kimdir? kadın mı? eş mi? toplum mu? kültür mü?
vajinasıyla toplumsal alanda var olmaya çalışan kadın, vajinasından çok daha fazlasıdır.
Reklam
"Mesela, abilerim benim bir erkekle görüşmeme asla izin vermezler; 'orospu mu olcan?' derlerdi. Hiçbir şey yapmadığım halde hem de. Televizyonda erkek bir sanatçıyı sevsem ya da radyoda erkek şarkıcı dinlesem hemen 'bu kız başımıza çok iş açacak' derlerdi. Evlenmeden bir kız ve oğlanın beraber gezmesini orospuluk olarak görürlerdi lafın kısası. Ama kendilerinin sevgilisi olurdu. Hem de kimseden gizli saklı değil, ne yapıyorlarsa açık açık yaparlardı. Peki, o kızlar orospu muydu? Hayır, tabii ki de. Kendilerine gelince farklı bakıyorlardı duruma, bana gelince hep bir kısıtlama."
Sayfa 272Kitabı okudu
"Bizde erkeğin dediği olur maalesef. Çok zorluğunu çektim çocukken. Anlam veremiyordum yaşadığımız bazı şeylere. Hep erkeklerden izin alarak ya da onlara haber vererek bir şeyler yapardık. Düşünsenize hayalleriniz, istekleriniz ve yapmak istedikleriniz hep birilerinin iki dudağı arasında oluyor..."
Sayfa 224Kitabı okudu
"Evlenirken özenip kendime gecelikler ve seksi iç çamaşırları aldım. Babanızın evinde öyle saten gecelikler, dantelli sutyenler falan kullanmıyorsunuz o yüzden evlenirken insan özeniyor. Ancak evlendikten kısa bir süre sonra hevesim kursağımda kaldı. Aslında ne geceliklerin ne dantelli iç çamaşırlarının işe yaramadığını anladım. Karşınızdaki kişi odunsa ne yapsanız fayda etmiyor. Bırakın geceliklerimi beğenmeyi cinsel ilişkiye gireceğimiz zaman benim yüzüme bile bakmıyordu eşim. Gözü hiçbir şeyi görmüyormuş gibi saldırıyordu bana... Bir gün çamaşırları yağmur var diye içeriye astığımda fark etti benim sutyenimin dantelli olduğunu. 'Bu ne kız orospu gibi' dedi bana. Ben aslında o sutyeni onun için almıştım zamanında; onun buna verdiği değere bakın."
Sayfa 182Kitabı okudu
Kadınların daha güçlü bir orgazm yaşamaları için penise ihtiyaç duymadıkları bir gerçektir; ancak bu bilginin görünür kılınmamasının sosyal sebepleri bulunmaktadır. Erkek egemen bir toplumda, kadınlara atfedilen rollerde köklü bir değişiklik yapılması istenmediği için birçok alanda olduğu gibi cinsellikte de kadının erkeğe muhtaç olduğu düşüncesi kabul ettirilmeye ve kadında olan cinsel potansiyel gizlenmeye çalışılmaktadır.
Sayfa 158Kitabı okudu
Reklam
"Hiç unutmuyorum o zaman sevgililer gününün ertesiydi. Babam anneme asla hediye almaz. Neden almıyorsun dediğimizde ise 'benim zaten eve getirdiğim her şey hediye' der. Yine sevgililer gününde de anneme özel bir hediye almamıştı ama bu sefer jest olsun diye akşam annemin çayını babam doldurdu. Hepimiz çok şaşırıp neden böyle bir hareket yaptığını sorguladığımızda da 'sevgililer günün kutlu olsun' demişti anneme. Annem yazık çok sevinmişti. İnsan ister istemez böyle özel günlerde bir hediye bekliyor. Annem hayatında hiç hediye almadığı için de babamın böyle bir jest yapması onu çok mutlu etmişti."
Sayfa 125Kitabı okudu
"Ailemin evinden ayrılmadan önce dualar eşliğinde babam belime üç defa dolandırarak bekaret kemeri olarak bilinen bu kırmızı kuşağı bağladı. Utandım çünkü o kuşak benim bekaretimi simgeliyordu. Ve sanki eşime verilecek bir hediye gibi paketlendiğimi hissettim. Hediye bir erkekten diğer erkeğe verilecekti. Bu benim için onur kırıcı bir şeydi.
Sayfa 122Kitabı okudu
336 syf.
·
Puan vermedi
Yatak Odasındaki Kalabalık bir araştırma kitabı. İsmi konuyu özetler nitelikte. Kadını yatak odasında rahat bırakmayan ve sürekli baskılayan toplumu ve bunun sonucunda kadınların yaşadıkları vajinismus deneyimlerini konu ediniyor. Araştırma on bir kadın üzerinden ilerliyor. Kitaptaki kadınlar takma isim kullanarak vajinismus ve tedavi süreçlerini aktarıyor. Vajinismusun toplum tarafından saddece tıbbi ve psikolojik bir hastalık olarak değerlendiriliyor olmasının bu kitabın yazılma amacı olduğunu söyleyebiliriz. Araştırma vajinismusun oluşmasında toplum ve kültür etkisinin ne kadar fazla olduğunu katılımcılar eşliğinde gözler önüne seriyor. Toplumun namus ve bekaret kavramlarını sadece kadınlar üzerinden değerlendirmesi, çocukluktan itibaren cinselliğin utanılması gereken bir durum olduğunun empoze edilmesi, ilk cinsel ilişkide kızlık zarının yırtılmama ihtimalinin hala bilinmiyor olması, erkeklerin evlilik öncesi ve dışı cinsel ilişki yaşamasının toplumda itibar kazandırması fakat kadınların evlilik öncesi ve dışı cinsel ilişkiler yaşaması durumunda toplum tarafından dışlanması hatta namus cinayetlerinin dahi işleniyor olması, dul bir erkeğin çok rahat bir şekilde tekrar evlenebiliyor iken dul bir kadının bekaretini kaybettiği için artık daha zor evleniyor olması, bekaretin kutsallaştırılması ile birlikte kadınların cinsel ilişkiye girerken suçluluk hissetmesi ve cinselliğe ket vurması ile sonuçlanması ve tüm bunların etkisiyle vajinismusun ortaya çıkması araştırma boyunca değerlendiriliyor. Yazar kitabın sonlarına doğru ‘kitabı yazmasam olmazdı’ diyor. Ben de bu kitabı iyi ki okumuşum. Tüm kadın ve erkeklerin okumasını diliyorum.
Yatak Odasındaki Kalabalık
Yatak Odasındaki KalabalıkYeliz Turan Yunusoğlu · Metis Yayıncılık · 202159 okunma
Birçok anne baba, kız çocuklarını erkeklerin cinsel isteklerine karşı uyanık olmaları ve olası bir cinsel yakınlaşmada kendilerini geri çekmeleri hatta müdafaa etmeleri konusunda uyarır. Bu tür bir uyarı, kadınların cinsel açıdan savunmasız oldukları ve erkeklerin her türlü cinsel girişimine karşı kendilerini korumaları gerektiği mesajını verebilir. Dolayısıyla birçok kadın, küçük yaşlardan itibaren cinselliği kaçınılması gereken olumsuz bir yaşantı olarak algılayabilir. Dahası, ebeveynleri tarafından cinsellik konusunda uyarılan ve korkutulan bazı kadınlar, ileride cinsel problemlerle karşılaşabilir. Cinselliği ayıp, günah, yasak ve tehlikeli olarak gören ebeveynler tarafından yetiştirilen kadınlar için cinsellikten korkmak, utanmak ve kaçınmak çok da şaşırtıcı değildir çünkü bu kadınlar beklentilere denk düşen davranışlar sergiler.
Reklam
Kişinin cinsel olarak ne yapması ve ne yapmaması gerektiği konusunda kültür düzeyinde verilen talimatlar olarak kavramsallaştırılan kültürel senaryolar, cinsel davranışlar için temel oluşturur ve bu senaryolar aracılığı ile kişiler, cinsellikle alakalı belirli davranışları kiminle, nerede, ne zaman, neden ve nasıl yapabilecekleri konusunda yönlendirilirler. Dolayısıyla kültürel senaryolar normatif cinsellik için uygun yer, zaman, rol, davranış ve nedenlerin belirleyicisi olurlar. Bu senaryolar evlilik, aile, din, eğitim, devlet ve hukuk gibi gündelik yaşantıda kültürü yansıtan ve aşılayan kurumlar aracılığı ile kişilere sunulur. Toplumsal ve etkileşimsel düzeyde faaliyet gösteren bu senaryolar, bazı cinsel davranışları öğretip teşvik ederken, bazılarına karşı çıkarak bu davranışlara girişen kişilerin cezalandırılacağı mesajını verir.
Senaryolaştırma yaklaşımına göre cinsellik biyolojik bir dürtü olmaktan ziyade kültürel normlardan, toplumsal ve kişilerarası etkileşimlerden ve her aktörün geçmiş deneyimlerinden ve mevcut arzularından etkilenerek şekillenen bir olgudur. Cinsel etkileşim esnasında oynamamız üzere önceden bize metinler sunulduğunu savunan senaryolaştırma yaklaşımı; cinsel biliş, tutum, davranış ve duyguları sosyal olgular olarak kabul etmektedir. Bu yaklaşımın en temelde savunduğu, cinsel davranış da dahil olmak üzere tüm sosyal davranışların senaryolaştırıldığıdır. Bir diğer deyişle, hiçbir davranış bizatihi cinsel değildir ancak bir davranışa cinsel anlam yüklendiğinde o davranış cinsel olur.
102 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.