Öne Çıkan Yaz Düşleri Düş Kışları kitaplarını, öne çıkan Yaz Düşleri Düş Kışları sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Yaz Düşleri Düş Kışları yazarlarını, öne çıkan Yaz Düşleri Düş Kışları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bendeniz, bir sessiz film piyanisti gibi dışarıdan eşlik ettim olaylara. Hayat, büyük hesabıyla akıp giderken ben, karanlık odalarda, ince dökümler ile uğraştım. Ta gençliğimden başlayarak. Sizin gibi gençlerin bugün iki saniyede elde edebildiği ortalamaları bulayım diye günlerce güneşe çıkmadım, çevreme karşı dalgınlaştım, sevdiklerimi görmedim, günah işledim. Tek istediğim, devletimizin ayakta kalmasaydı. Kaldı da. Bizim kuşak bitene kadar da kalacak. Sonrasını bilemem. Ne çalkantılı yıllar atlattık biliyorsunuz, yine atlatır mıyız, bilemem.
Kendi hikayemi kendime anlatmaktan, durmaksızın aklımdan geçirmekten bıktım Lin Bey oğlum. Artık içimde eskiyor. Dışarı vuracak sözcükleri bulamıyorum. Sizinle konuşuyorum ya, bir yandan eski anılar kayıyor dilimin altından. Her şeyi içiçe, karmakarışık, yaşandığı gibi anlatmanın bir yolu bulunmadı mı? Söz gelimi İshak Paşa Sokağı'nı, Adliye Sarayı Yangını'nı, Ragıp beyle şu çerçevedeki fotoğrafı hep birlikte, hiçbirine öncelik tanımadan? Hiç bekletmeden, dil altında eskitmeden? Sıralamalara gitmeden? Kendime tarafsızlık parantezleri koymadan?
Söz, dönüp dolaşıp açıklığa, oradan kırlara bayırlara, derken yarım kalmış yapıya geldi.
- Güzel mi sence? dedim. Buralarda herkes pek beğeniyor, çağdaş bir masal gibi dillere düştü.
- Bitseydi, beğenen az olurdu kuşkusuz, dedi arkadaşım her zamanki akılcılığıyla. Şimdi kendi düşleri ile tamamlıyorlar yapının eksiklerini. Yarım yamalaklığında kendi yaşamlarının bir özetini görüyorlar.
- Ben, kendi adıma, el üstünde tutulmuş, sevilmiş bir kadın için yaptırıldığını sanıyorum, dedim.
Düşümü ele verdiğimi anlar anlamaz, sustum.
Komşum, yalnızmış. Kocası bir iş gezisine çıkmış yine. On gün falan gelmeyecekmiş. Akşamın erken indiğinden yakındı, "Bahar gelmeyecek mi bu yıl?" dedi usançla. Oysa bahçesindeki bademler çiçeğe durmuşlardı bile. Ağaçlara asılı kalan bu sis, içini sıkıyordu belki. Sabahları ağlayarak uyanıyormuş, gün boyu gizleniceği bir oyuk arıyormuş. "Toplumun dışına mı düştüm ne." diye bir soru daha sordu. Belki de yaşdönümü belirtileriymiş bunlar. Ama yalnızlık artık ağır geliyormuş.