Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yazı, İmge ve Gerçeklik

Rasim Özdenören

Yazı, İmge ve Gerçeklik Gönderileri

Yazı, İmge ve Gerçeklik kitaplarını, Yazı, İmge ve Gerçeklik sözleri ve alıntılarını, Yazı, İmge ve Gerçeklik yazarlarını, Yazı, İmge ve Gerçeklik yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yazarıyla bağ kurabilenler...
Hiç bir yazı anlaşılmasın diye yazılmaz. Okunsun, anlaşılsın diye yazılır. Bazı yazıların anlaşılması zor olabilir. Bazı yazıların şifresini çözmek emek ve çaba gerektirebilir. Ama gene de, son tahlilde, yazar, yazdığı yazının anlaşılmadan kalmasını amaçlamaz. Yazının zor anlaşılır olması, yazarla okur arasında varbulunması gereken parola ve işaret üzerinde tam bir mutabakatın sağlanamamış olmasıyla ilişkilendirilebilir. Taraflar parola ve onun işareti üzerinde mutabık kalmışlarsa, anlaşma zemini de sağlanmış olur. Eğer şifreler (parola ile onun işareti veya ortak kodlar veya edebiyat diliyle konuşursak mazmunlar) üzerinde mutabakat yoksa bu durumda, yazı da anlaşılmaz olarak kalmaya hükümlü bulunur.
Yazı ve Mazmun makalesinden
181 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Kitap, Rasim Özdenören'in ağırlıklı olarak "yazı ve yazmak" üzerine denemelerinden oluşuyor. Ufuk açıcı yazılar ve düşünceler içeriyor. Mesela ölüm olmasaydı hayatın bu kadar değeri olmazdı düşüncesi benim için etkileyiciydi. "Ölümsüz olduğu (sınırsız olduğu) farzedilebilecek bir hayatın, aynen bir ekonomi kuralının söylediği
Yazı, İmge ve Gerçeklik
Yazı, İmge ve GerçeklikRasim Özdenören · İz Yayıncılık · 2018132 okunma
Reklam
Bir eleştirmeci başkalarını değerlendirirken ya da beğendiği yazarları sıralarken, aynı zamanda kendini de değerlendirmiş ve ele vermiş olur.
Sayfa 181 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu
Tolstoy'un Diriliş romanının temasını bir vicdan azabının oluşturduğu söylenir. Olay bu kadar basittir. Ama o olayın işlenişi, aslında, her yeni okuyucuya vicdan azabını kavrama konusunda, her defasında yeni bir kapı aralar. Roman, her yeni okunuşunda da, yeni kapıları açık tutmaktan geri kalmaz. Bütün büyük romanlar, öyküler, piyesler için de aynı şey söz konusudur. Belli bir tahrikle karısını öldüren Othello'nun öyküsü, bunca yüzyıllardan beri, nasıl olup da durmadan okunuyor, durmadan sahnelenebiliyor? Çünkü her defasında, o oyunda, insanlar yeni bir şeyler keşfediyor. Olay, basit biçimiyle Arab'ın intikamı olarak telakki edilmiş olsaydı bile, durum değişmeyecekti. Ya da fıkara bir öğrencinin tefeci bir kocakarıyı öldürmesinde kayda değer bir hikmet bulmanın imkânsızlığına kani olanlar Suç ve Ceza'yı dön dolaş okuma ihtiyacını niçin hissetsindi ki!
Sayfa 179 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu
Boş midenin erdemi üzerine Mevlânâ'nın da durduğuna değinelim, o da, mideye lokma girerse, zihinden hikmet çıkar, diyordu Mesnevi'nin bir yerinde.
Sayfa 173 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu
Her şiirin, farklı bir düzlemde bir sessiz sinema gibi olduğunu söyleyebilir miyiz? Sessiz sinemada oyuncunun hareketleri, şiirde kelimelerle temsil ediliyor: hareketlerin arkasındaki anlamın okunması seyirciye bırakıldığı gibi; şiirdeki kelimelerin arkasındaki anlamın okunması da okuyucuya bırakılmış değil midir?
Sayfa 167 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu
Reklam
Güneş altında söylenmedik bir şey kalmamış olsa bile, sen, sözünü öyle bir biçimde dile getirmelisin ki, o sözün o biçimde dile getirilmiş olması, dinleyenlerin kendi gerçeklikleriyle yeniden ve yeni bir irtibat kurmasına yol açsın!
Sayfa 164 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu
Cemil Meriç, romanın, dikizcilik üzerine kurulu bir sanat olduğu kabulünden hareket ediyor ve bu kabulü Müslümanca davranışla bağdaştırmadığı için Müslümanlarda roman yazılmamıştır sonucuna ulaşıyor: "Topal Şeytan (ilk Batı romanı) evlerin damlarını açar, bizi yatak odalarına sokar. Osmanlı bu tür laubaliliklerden hoşlanmaz. Mahremiyetlere hürmetkardır." (Umrandan Uygarlığa, Ötüken Y. 1977, s. 74).
Sayfa 162 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu
İnsanın bir kalbi bulundukça ve insan, kalbinin öyküsünü yazmaya durmuşsa, bitirilemeyecek bir öykü, durmadan ve fakat her seferinde yeni bir kalıba girerek tekrarlanıp gidecektir.
Sayfa 152 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu
"…üslûbu beyan aynıyla kişidir, denir. Ve kişi de kendini kendi üslûbunda bulur."
Sayfa 209
453 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.