Ne yüreğimin başında yeşil bir sarık var, kızım, ne gözümde kara bir gözlük... Kendimi bildim bileli, bir gün olsun, düşüncelerime cübbe giydirmedim. Bana göre, Süleymaniye, yeryüzünde, yeryüzünün sevgisiyle söylenmiş unutulmaz bir Sinan türküsüdür, kızım, başka bir nesne değil... Deden orda, alnını hasırlara koyarak, kendi güçsüzlüğüne ağlarmış! Ben bugün, yine orda, adamoğullarının yaratıcı gücüne inanıyorum. Yalnız buna, başka bir nesneye değil!..
Bizim lisanda 40 adedinin 40 bin manası vardır. 40 adedi hem uğurludur, hem uğursuzdur, hem alaylıdır, hem korkunçtur..
Kırk Haramiler.. Burada 40 adedi korkunçtur..
Kırk katır mı, kırk satır mı.? Burada 40 adedi dehşetengizdir..
Kırk bir buçuk maşallah.. Burada 40 adedi ince bir istihzayı saklar.
Loğusamız olur, hamam gitmesi için 40 günün geçmesini bekleriz.. Ölümsüz olur, kırkıncı gün lokma dağıtırız..
Düğünlerin en haşmetlisi 40 gün, 40 gece sürenidir.. Velhasıl 40 adedi esrarengiz bir adettir bizim lisanda..
***
Halk Fırkası erkânı fırkalarını ıslah etmek ve ölümden kurtarmak için kırk gün kırk gece düşündüler.
Kırk kişiden mürekkep bir kırklar heyeti yaptılar.
Biz bu işe kırk bir buçuk maşallah, derdik ama, ne çare ki, ''kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz..'' Ve kanaatimizce bugünkü şeklinde Halk Fırkası'nın ''kırklara karışması'' mukadderdir..
*
[Fıkracı / Hür Adam, 14.12.1930]