Yedikıta - Sayı 134 Gönderileri
Yedikıta - Sayı 134 kitaplarını, Yedikıta - Sayı 134 sözleri ve alıntılarını, Yedikıta - Sayı 134 yazarlarını, Yedikıta - Sayı 134 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Bu şehri,âdî, Amerikan taklidi,çok katlı binalarla,böyle menfaat abideleriyle , benliğinden uzaklastirmak da medenî bir cinayettir. ... İstanbul'u alan ve baştan başa millî bir âbide gibi işleyip öyle kuran atalarımızdan ne kadar geriyiz.
İstanbul, bugün âdetâ o ataların çocukları elinde değilde hoyrat bir kavim elindeymis gibi öldürülüyor."
(Nihat Sami Banarlı)
Sayfa 35 - Nihat Sami Banarlı "Kaybolan şehir" , Meydan 10 Eylül 1968Kitabı okudu
Berceste
Dehr içinde kangı gün gördük ki akşam olmaya.
(Zaman içinde akşam olmayan, son bulmayan bir gün olmadı.)
Cenâni(muverrih Bursalı Mustafa)
Sayfa 25Kitabı okudu
Danone'nin trajikomik hikâyesi...
Yoğurdun, Osmanlı tebaasından bir Ermeni tarafından Fransızlara "zorla" sevdirildiğini, sonra bunun geri dönerek Türklere "zorla" sevdirilmeye çalışıldığını pek kimse bilmez.
Sayfa 66Kitabı okudu
Biz bugün beton şehirler inşa ediyor ve beton şehirde beton insanlar meydana getiriyoruz, çocuklar çiçek görmeden büyüyor. Ne acı bir manzara!
İstanbul'da kaybettiğimiz en önemli şeylerden biri, ahenk. Eski İstanbul'da ahşap bir fakir kulübesiyle bir konak aynı yerde, yan yana, ne birbirini gönderiyor ne de karakter olarak birbiriyle uyumsuz halde.
İSTANBUL...
"Bu şehri, âdî, Amerikan taklîdi, çok katlı binalarla, böyle menfaat abideleriyle, benliğinden uzaklaştırmak da medeni bir cinayettir. İstanbul'u alan ve baştan başa milli bir abide gibi işleyip öyle kuran atalarımızdan ne kadar da geriyiz! İstanbul, bu gün adeta o ataların çocukları elinde değil de hoyrat bir kavim elindeymiş gibi öldürülüyor.
(Nihat Sami Banarlı "Kaybolan Şehir" 10 Eylül 1968)
Sayfa 35
Bir yeri sadece süslü yapılar, ihtişamlı binalarla güzelleştiremezsiniz. Şehre ruh katan, aynı zamanda medeniyeti inşa eden, o şehirde yaşayanlardır.
Şimdi hayalini kurduğumuz ve özlemini duyduğumuz İstanbul'u, vakti zamanında hayal edip kurmuşlardı. Üstünde nice alimlerin yürüdüğü yollar, muzaffer orduların geçtiği kapılar, huzurun paylaşıldığı konaklar nerede? Kuleler kubbelere galip mi geldi; yoksa çelik ve beton, güzelliği gölgeledi mi?