Yeni Demokrasi Yeni Arayışlar: 1960-1965 Gönderileri
Yeni Demokrasi Yeni Arayışlar: 1960-1965 kitaplarını, Yeni Demokrasi Yeni Arayışlar: 1960-1965 sözleri ve alıntılarını, Yeni Demokrasi Yeni Arayışlar: 1960-1965 yazarlarını, Yeni Demokrasi Yeni Arayışlar: 1960-1965 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Karmaşa. Tartışma. Belirsiz günler. Sürekli olarak "demokrasinin yaşayacağını" söylüyoruz; o günlerde de bugünlerde de dilimizden eksik etmediğimiz bir slogan bu.
"Yeter ki, iftira etmesinler. Yalan yazılmasın, söylenmesin. Bugünlerde yalanın hürriyeti ziyade."
(...)
"Bizi korkutan, bu kadar gözü kapalı yalan söyleyebilmeleridir."
Cüneyt Arcayürek kendi gözlemleri ve anılarıyla 1960 - 65 arası gelişmeleri anlatmış. Yazar dönemin ve Türkiye'nin önde gelen gazetecilerinden. Çoğu olaya birinci elden tanık hatta bazı olayların tamamen içinde. 1980 darbesinde yasaklı durumda kalan Ecevit ve Demirel arasında bağlantı bile kurmuştur. Dolayısıyla fikirleri okunmaya değerdir. Üstelik olayları yanlı bir şekilde yorumlamaz tarafsızdır.
Serinin ilk dört kitabı gibi bu da çok akıcı bir kitap. Üçüncü kitap 27 Mayıs darbesiyle bitmiş bu darbeye zemin hazırlayan olaylar anlatılmıştı. Bu kitap tam da buradan başlıyor. Menderes, Polatkan ve Zorlu'nun idamları ile başlayan kitap. Yeniden sivil partilerin demokrasiyi canlandırma çabalarını 1980 darbesinden sonraki dönemle karşılaştırarak inceliyor. AP' nin kuruluşu Süleyman Demirel'in sahneye çıkışı. Dönemin ABD ve Rusya ilişkileri anlatılmış.
Siyasi tarihle veya yakın tarihimizle ilginiz varsa kesinlikle okumanız gereken bir dizi. Yayınevi neden yeni bir basımını yapmıyor tanıtımını yapmıyor anlamış değilim.
Çünkü yıllar gelip geçecek, dönemler gelip geçecek, siyasal mevsimler dönecek, ama işkenceler durmayacak, bunlardan yakınanlar bir eski başbakan kadar bile seslerini, ıstıraplarını duyuramayacaklardı.
Demirel, yaptığımız konuşmada casus uçuşlarına şu biçimde değindi:
"... Biz 27 Ekim 1965'te hükümet olduk. İki ay sonra 28 Aralık 1965'te bu uçuşlar yasaklandı tarafımızdan."
"Amerika ne yaptı?"
"Elbette memnun olmadı. Bu uçuşlar Amerika ıçın hayati önemi haizdi. Bunlardan vazgeçemeyiz, dediler. Ama bu uçuşları durdurmak zorunluydu. Bir tanesi Karadeniz üzerinde düşmüştü. Rusya bu konuda tedirginlik gösteriyordu doğrusu."
"1947-77 yılları arasında daha çok ABD'den altı milyar dolarlık savaş araç ve gereçleri sağlanmıştır. Çok büyük kısmı hibedir. Bunları hibe şeklinde temin etmemizin, kalkınmamızla yakın ilgisi vardı. Savunma gereçlerini hibe şeklinde almasaydık, kendi kaynaklarımızı kalkınmamıza ayıramayacaktık. Hibenin sağlanmasıyla kendi öz kaynaklarımızın tümü kalkınmamıza yönelmiştir. Önemli bir unsurdur. Kalkınma için dışardan kaynak arayan Türkiye, hibe yoluyla silah temin etmekle yanlış bir iş yapmamıştır."
Johnson mektubunda, Türkiye'nin, Kıbrıs'a askeri bir müdahale "yapamayacağını" vurguluyor; nedenlerini ise, bağımsiz bir devletin "hükümranlığını hiçe sayacak" nitelikte öğelerle açıklıyordu.
Türkiye'nin Kıbrıs'a askeri müdahalede, ABD'nin NATO savunması için verdiği silahları kullanamayacağını bildiriyordu, ABD'den izin alınmadıkça, bu silahların kullanılması olanaksızdı. Böyle bir müdahale, Ortadoğu'daki siyasal dengeleri bozabilir, bir büyük savaş olasılığına yol açabilir, Sovyetler'in daha dinamik bir davranış yapmasına yol açabilirdi.
Eğer Türkiye, buna karşın Kıbrıs'a askeri müdahale yaparsa, ABD, Akdeniz'de üslendirdiği 6. filo ile bu müdahaleyi önleyecekti.
Tabii, İsmet Paşa bu mektubun altında kalmadı. Ama, yazılı olarak. Diplomatik yazışmalara örnek olacak nitelikte bir üslupla yanıt verdi.
Fakat, Türkiye de Kıbrıs'a asker gönderemedi.
Genelkurmay Başkanı Sunay, Ankara Sıkıyönetim Komutanı Cemal Tural, hiçbiri infazın yapılmasını buyuramıyorlardı. Giderek Aydemir'in Ordu içinde kalan «yandaşlarının bir davranışından kuşku duyarak,» infazı erteledikleri anlaşılıyordu.
İsmet Paşa, dış geziden döndü.
Yeşilköy havaalanında, «Aydemir'i asıp asmayacaklarını» sordular.
«Asın!» dedi.
Ertesi sabah astılar.