Zarfın içinde kederli saman kağıdı,
loş ışıklı otellerde ölen
bir adam sessizliği.
Belirsiz kimden geldiği
soluk, buğulu kağıdın teni.
Üzerine ışıyan bir şey yok.
Kendini assın o.
Dinleyerek
sesini
suların.
Aldandı yine, birçok yanılgıdan oluşan
iç çekişe, kırlarda. Seyretmek isterken
günbatımını, anladı sonsuzluğunu karartının.
Devam etsin aldanmaya ey aciz
bu doğaya şehvetle.
Belki de ona aldanır bir şehir.
Soluksuzluk korkusundan yaratıldı
unutturur bunu içindeki kelebekler
ama ömürleri azdır.