Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yer Altı Edebiyatı

Mustafa Tenker

Yer Altı Edebiyatı Sözleri ve Alıntıları

Yer Altı Edebiyatı sözleri ve alıntılarını, Yer Altı Edebiyatı kitap alıntılarını, Yer Altı Edebiyatı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bazen hüzünleri yıprattık bazen de hüzünler bizi yıprattı, gördük ki yıpranırken ömürden gitti
Yani mutsuzluğunun sebebi sen olmasan bile onların bunu sana hissettirmelerine göz yumduğun için aslında temel sebep sensin.
Reklam
HASUT: Hasut çekemez, hain anlamındadır. Padişahın biri sarayda ki görevlilere, "Gidin bana iki tane hasut bulun getirin" der. Görevliler araştırır, iki hasut bulur getirir, padişahın karşısına dikerler. Padişah hasutları yedirir, içirir ve birine, "sen çık dışarı" der. Padişah yanında kalana "Dile benden ne dilersen" der, bir de şart koşar. Hasut "şartın nedir padişahım" der. Padişah şartlarını açıklar: "Sen bin altın istersen vereceğim. Amma, dışarı çıkan arkadaşına iki bin altın vereceğim. Sen bir saray istersen, arkadaşına iki saray vereceğim. Kabul ediyor musun?" deyince, Hasut kendisine verileni değil, arkadaşına verileni düşünerek kararını verir: “Padişahım ben sizden hiç bir şey istemiyorum, yalnız benim bir gözümü alın" der, çünkü dışarıdakinin iki gözü gidecek. Padişah bile, hasutluğun bu derece zalimce, bencil kötülüğünün karşısında pes eder. İşte toplumun pek çok kesiminde böylesine hasutlar çoktur maalesef!
Olup biten şeylerin, aslında olması gerekenler olduğundan emin değilim. Sanki kendi düzensizliğini kendisi doğuran muazzam bir düzenin orta yerinde yaşıyor gibiyiz. Kusursuz bir yanılsamanın yarattığı travmalara maruz kalıyoruz mütemadiyen. Gökyüzü orda, yeryüzü nehirleri, denizleri, ovaları, dağlarıyla işte şurada... Şu adam işinde gücünde her gün, o kadın, bu çocuk bakın nasıl da düzlemsel bir dünyanın orta yerinde, her gün kendilerine nerden buyurulduğu belirsiz, gizli bir emirler silsilesinin uygulayıcıları gibi didinip duruyorlar. Var olduğumuzdan eminiz, yok olacağımızdan emin olduğumuz kadar. Peki, ama olan biten her şeyin, gerçekten olması gerekenler olduğundan kim emin olabilir ki?
Öyle ya daha dün çocuktuk. Doğruyu yanlışı ayırt edemez, hayatın derdini gamını bilmez idik. Oysa şimdi yaş otuz olmuş. Çok şükür ayırt ediyoruz yanlışı doğruyu. Lakin şimdi üstümüze hayatın onca yükü binmiş. Enerjimiz, gücümüz yerinde belli fakat sorumluluklarımız kat be kat artmış. Bu da bizi dur durak bilmeden çalışmaya itiyor. Bir geçim derdi konulmuş önümüze, farkında değiliz pek çok şeyin kayıp gidiyor ellerimizden yaşanmaya dair ne varsa. Hayata beraber başladığımız dostlarla daha bir seyrek görüşür olmuşuz. Önceliklerimiz değişmiş, sevdiklerimizin bizi bırakıp gitmelerini öylece seyreder olmuşuz ve yeni üyelerimiz dolduruyor boşalan yerlerimizi. Tüm bu olanlar karşısında yapabildiğimiz tek şeyse sadece seyretmek. Güzel mi çirkin mi bilemiyoruz. Ama öylesine yaşayıp gidiyoruz işte. Acısıyla, tatlısıyla geçiyor ömür dediğimiz bize sunulan o sermaye
Çaresizliğe çare olmaya çalıştıkça daha çok çabalıyor, çabaladıkça yoruluyor, yoruldukça tamamlanıyordu sanki
Reklam
Artık ne gemi umurumda ne tayfa. Yüzüyorum kendi kollarımla okyanuslarda
Mutlaka aranızda benim gibi yaşadıklarını taşımaktan yorulanlar vardır. Geriye dönüp kaldığın yerden devam edemez-sin. Bir başkasını ikna edebilirken kendine yetemezsin bazen.
Reklam
Az konuşup çok dinliyor her zaman. Kim bilir zihninde neler biriktiriyor?
Ne tuhaf şey şu yürek. Doldukça daha çok yer açılıyor sanki içinde. Yüreğin biriyle doluyken tüm dünyayı hatta kâinati sevip sığdırabiliyorsun içine
Sersefil çocuk olmak, büyük olmaktan da güzelmiş çünkü. Para pul yetmiyormuş. Acılarla eksik kalsa da insan, çocuk kalmak hiç bir şeye değişilmiyormuş
Kişi yabancılaşmayı aşabildiği oranda özgürleşme konusunda aşama kaydedebilir
26 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.