Kitabın başında Sartre'ın önsözü var. İçinde gelmiş geçmiş en doğru sözlerden birini barındırsa da ana temasını çok idealist buldum. Biz avrupalılar şöyle kötüyüz böyle yanlışız tarzı sürekli kendine vurma psikolojisiyle dolu bir yazı. Mevcut duyarsızlığın hıncıyla yazıldığı belli. Biraz daha soğukkanlı bakabilirdi. Ama fransız aydınlarında bu var: Foucault da İran devrimini ve Humeyni'yi göklere çıkarmıştı zamanında. Kitapta sömürge aydınının kimi aşırılıklarına işaret ediliyor, Foucault ve Sarte da bu noktada, sömürgeci ulusun kimi aydınlarında yaşanan aşırılıklara birer örnek teşkil ediyor bence.
Kitapta sömürge ulusun yaşadığı travmatik durum, psikolojisi gayet çarpıcı anlatılmış. Buna diyecek bir şey yok ama geleceğe yönelik öneriler fiyasko. 3 dünyacılık, ademi merkeziyetçilik vs gibi yolların kapitalizme çıktığını yaşadık. Kapitalist olmayan yol, bağlantısızlar, 3 dünya teorisi'' Bunlar hepsi tarihin çöplüğüne atılmış ideolojik stratejik görüş ve politikalar. Ayrıca, içlerinde varolan kimi sosyalizan ögelerden dolayı, sosyalizmin de bir ölçüde yozlaştırılmasına, yıpratılmasına öyle ya da böyle yol açtı. Yani soğuk savaşta kazanılan kısmi mevziler, ideolojik düzlemde büyük hasarlar meydana getirdi.