Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Abdülhamid devrinden Meşrutiyet’e Saray Hatıraları

Yıldız’da Neler Gördüm?

İsmail Müştak Mayakon

Yıldız’da Neler Gördüm? Gönderileri

Yıldız’da Neler Gördüm? kitaplarını, Yıldız’da Neler Gördüm? sözleri ve alıntılarını, Yıldız’da Neler Gördüm? yazarlarını, Yıldız’da Neler Gördüm? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mutlakiyet hükümetlerinin alâmet-i fârikası dehşet ve korku salmadır.
Sayfa 176Kitabı okudu
Babıâli, ufak tefek istisnalar hariç bırakılmak şartıyla, maddi ve manevi bakımdan bir süfliyet süprüntülüğü idi. En parlak imtihan kâğıdı güzel yazılmış bir jurnal, en kabiliyetli adam fırsatı kaçırmayan bir jurnalci idi.
Sayfa 145Kitabı okudu
Reklam
Sultan Hamid'in kafasına orta tahsil bilgisinden fazla bir şey girmemiş olduğu için yüksek ilimlerin kıymetini bir Batılı gibi takdir etmesine imkân yoktu. Onun nazarında yüksek tahsil fikirlerde uyanıklık vücude getiren bir şeydir. Memlekete yüksek tahsil sokmakla, kendi taç ve saltanatı aleyhine bir cereyan uyandırılacağına kâniydi.
Sayfa 120Kitabı okudu
Sultan Hamid'in harem Dairesi'ndeki hayatı sırlarla dolu olduğu tamamen uydurmadır. Hele Sultan Hamid'in sabahtan akşama kadar kadınlarla meşgul olduğu rivayeti tamamen yanlıştır. Sultan Hamid ne resmi icraatına ne de hususi harekâtına kadın karıştırmayan nadir Osmanlı padişahlarından biriydi. Kadın, Sultan Hamid'in nazarında geçici bir zevk mevzuundan başka bir şey değildi. Kadın entrikalarının Osmanlı saraylarında oynadığı rolleri bildiği için kendi kadınlarına Harem Dairesi'nden Mâbeyn Dairesi'ne serbest geçmek hakkını bile vermemişti. Bunu söylemekten maksadım, Sultan Hamid'in hayatı kadınlar arasında ve esrarengiz bir tarzda geçtiğine dair olan rivayetleri çürütmektir.
Sayfa 115Kitabı okudu
Birisini Hatırlatıyor ama...
Hattâ Sultan Hamid otuz altı seneyi geçen saltanatı zamanında hükümet mekanizmasına O kadar müdahale etmiş, bütün kuvveti Yıldız Sarayı'na aldıktan sonra idare işlerinin teferruatına varıncaya kadar her şeyle bizzat meşgul olmayı o derece ileri götürmüştü ki, bu devirde bile ilim sahasının herhangi bir koluyla meşgul olmak imkânı kendisi için kalmamıştı. Esasen bu sebeplerdir ki dâhilden ve hariçten her gün kendisine arzolunan yüzlerce ve yüzlerce meselelerin yalnız hulâsalarını okur ve iradeler bu hulâsalar üzerine çıkardı.
Sayfa 115Kitabı okudu
Bahsettiğim hadiselerin en ehemmiyetlisi Yıldız Sarayı'nda hüküm süren din anarşisine Sultan Hamid'in göz yummasıydı.Yıldız Sarayı din hissinin en zayıf ve serbest fikirlerinin en kalabalık olduğu yerlerden biriydi. Ramazan günleri elinde tesbih ve dilinden dua düşmeyen koyu mutaassıplarla, ağzından yemek lokması ve burnundan sigara dumanı eksik olmayan kızıl dinsizlerin birbirini hiç rahatsız etmeden diz dize oturabildikleri yegâne yer Yıldız Sarayı idi.
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
Maamafih ilk Meşrutiyet'in mebuslarının düştüğü çukura yuvarlanmamak için gözünü dört açmış olan İttihatçılarla bunların ayağına çelme atmak için fırsat kollayan Sultan Hamid aynı ipte oynayan iki cambazı andırıyorlardı.
Sultan Hamid'in 23 Temmuz 1908 gecesi verdiği Kânun-ı Esasi iradesi milletin arzu ve ihtiyacından kaynaklanan bir zaruri karar değil, kendi saltanatı hırsından kaynaklanan hayati bir gereklilikti.
Nişan denilen şeyin Abdülhamid devrinde ne kadar ayağa düştüğünü o gün anlamıştım. Nişansız, madalyasız adam, hemen hemen yok gibiydi. Koşum dizgini kullanmaktan eli nasır tutan arabacıbaşı ile üstü başı o dakika gübre kokan at uşağının da göğüslerinde Osmanlı devletinin iki nişanı sallanıyordu.
Bu Arap, Dârüssaade Ağası idi. Osmanlı tarihinde Dârüssaade Ağası denilen sınıfın mevkiini biliyordum. Hattâ bunlardan bazılarının devlet siyasetinde mühim roller oynadıklarını da okumuştum. Fakat ne de olsa yirmi-yirmi beş münevver insanın başında bu Afrika zencisini görmek sinirlerime dokunmuştu. Fellâh durduğu yerde âdeta uyukluyordu.
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.