Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kaybolan Mirasın İzinde

Yitip Giden İstanbul

Önder Kaya

Yitip Giden İstanbul Sözleri ve Alıntıları

Yitip Giden İstanbul sözleri ve alıntılarını, Yitip Giden İstanbul kitap alıntılarını, Yitip Giden İstanbul en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Toplum olarak genelde zenginliklerini ve değerlerini kaybettikten sonra hayıflanmayı çok seven fakat bu değerlere sahipken korumak, özümsemek için pek de istekli olmayan bir yapımız var.
Sayfa 7 - Kronik Kitap
Çok doğru bir tespit
İstanbul, tarih içinde en büyük zararı yaşadığı yangınlardan ve imar belasına şehrin dokusuna zarar veren belediyecilerden görmüştür. Hangisinin daah büyük yıkıma yol açtığı tartışmalıdır.
Sayfa 111
Reklam
Sultan 2. Mahmut gururlu kişiliği ve gösterişe olan düşkünlüğü ile tanınan Şeyhülislam Dürrizade Seyyid Abdullah Efendi'ye bir iftar vakti önceden haber vermeksizin konuk olur. Padişah, iftar sofrasına oturduğunda Abdullah Efendi'nin sofrasındaki debdebeye hayran olur. Tüm yemekler değerli tabaklar içinde gelir. Ancak yemeğin sonunda pilava eşlik etmesi için getirilen hoşaf kâselei billurdan gibi durmaktadır. Padişah "Nihayet bir kusur buldum, bunca güzel tabak arasında bu billurdan yapılma ama pek sade olan hoşaf kâseleri oldu mu ya?" diye sorar. Fakat çok ilginç bir cevap alır: "Hünkârım, onlar billur kâse değil, başkaları hoşafı serin tutsun diye hoşafın içine buz atarlar, oysa ben buzdan kâseler yaptırtıp hoşafı onların içine koydururum." Bu cevap karşısında padişah şaşkınlığını gizleyemez.
Beşiktaş seninle ölmeye geldik!
Beşiktaş'ın kendi sahasında oynadığı maçlarda sıkça duyduğumuz bir söz vardır: "İnönü falan takıma mezar olacak." Aslında pek farkında olmasak da bu gayet doğru bir sözdür. Çünkü stadyumun kurulu olduğu bölge, yaklaşık bir asır kadar önce içinde Silahdar Tarihi'nin yazarı Fındıklılı Silahdar Mehmet Ağa ve Tanzimat Devri'nin önde gelen gazetecisi Şinasi gibi ünlü simaların da bulunduğu pek çok kişinin ebedî istirahatgâhıydı.
Sayfa 261Kitabı okudu
Yangın, öncelikle Kule Ağası'na haber edilirdi. Ağanın her daim kulede yatıp kalkması ve bekâr olması kuraldı. Bu nedenle gözlemci biraz da bu yanına gönderme yaparak "Ağa kalk bir çocuğun oldu." derdi. Ağa da "Kız mı, oğlan mı?" diye sorar ve böylelikle yangının Suriçi'nde mi yoksa sur dışında mı olduğunu öğrenmeye çalışırdı.
Sayfa 214Kitabı okudu
İlginçtir ki gerek Fransız gerek Amerikan misyonları İstanbul'da okul açtıklarında erkeklere öncelik verirken İngilizler evvela bir kız okulu için kolları sıvamayı tercih etmişlerdir. İhtimal ki bu durumun en temel nedenlerinden biri kadınların 19. yüzyıl ortalarından itibaren sosyal hayatın içinde daha görünür olmaları ve eğitimlerinin daha meşakkatli görülmesiydi.
Sayfa 336Kitabı okudu
Reklam
Pandeli Çobanoğlu
İstanbul'a yolu düşen pek çok ünlü Pandeli'den nasiplenir. Kirk Douglas, Peter Ustinov, Audrey Hepburn, Roman Polanski, Sarah Jessica Parker, Daniel Day Lewis, Burt Lancester, John Malkovich, Robert de Niro gibi sinema yıldızlarının yanı sıra Ali Han, Gorbaçov ve İspanya kralı 13. Alfonso da lokantanın yemeklerini tadanlardandır. Hatta Ali Han kağıtta levreğe, 13. Alfonso ise sebzeli pilice bayılırlar. Ali Han, hayvar yemeyi de burada öğrenir. Hatta ilk başta hayvarı pilav gibi kaşıklamış, sonrasında Pandeli kızarmış ekmek isteyerek bizzat kendisi havyarın nasıl yenilmesi gerektiğini göstermiştir.
Sayfa 295Kitabı okudu
Kim bilir daha kimler...
Kayalar ya da Aşiyan Mezarlığı olarak bilinen bu kabristanın, sahil yolu açılmadan çok önce denize nerede ise sıfır noktada yer aldığını gösterir bir kartpostal bulunmaktadır. Söz konusu mezarlık pek çok ünlü edibimizin son uykularına çekildiği yerdir aynı zamanda. Ahmet Hamdi Tanpınar, Yahya Kemal, Münevver Ayaşlı, Özdemir Asaf, Turgut Uyar, Edib Cansever, Atilla İlhan, Nihat Sami Banarlı, Ruşen Eşref ve Orhan Veli bir çırpıda akla gelen isimler.
Sayfa 130Kitabı okudu
...Bu konuda 3. Selim'in huzurunda Karagöz oynatan Kasımpaşalı Hayali Hafız Bey'in başından geçenler kayda değer. Hafız Bey padişahın huzurunda sanatını icra ederken oyun gereği Hacivat'ın kölesini çağırması gerekmiş. Hafız Bey köleyi "Seliiiiim" diye çağırınca köleyle aynı adı taşıyan padişah da latife olsun diye "lebbeyk" yani "Buyurun, emredin efendim" diyerek devreye girer. Kırdığı pot sebebiyle perişan olan Hafız Efendi, derhal muma üfleyerek oyununa son verir. Padişahın "Aman gözünü seveyim Hafız Efendi, vallahi latife ettim." demesi para etmeyecek ve Hafız Efendi "Huzur-ı şahanede öyle münasebetsiz bir laf ettim ki artık bana hayal oynamak haramdır." diyerek Karagözcülük kariyerine son verecektir.
Sayfa 102Kitabı okudu
Boğazın dört bekçisinden biri
Selami Efendi'nin piri olan Üsküdarlı Aziz Mahmud Hüdai ise padişahların hocası olarak bilinirdi. I. Ahmet ve oğullarının hükümdarlık devresinde her daim el üstünde tutulmuştu. Hatta I. Ahmet, kendi adına inşa ettirdiği abidevi camisinin temel atma töreninde ilk taşı ona koydurtmuştu. Kabri, bilhassa denizciler tarafından ziyaret olunurdu. Zira kendisinin "Yarabbi, kabrimi ziyaret edenleri denizde boğulmaktan uzak eyle!" şeklinde bir duasının olduğuna inanılırdı.
Sayfa 109Kitabı okudu
Reklam
Önsözden
Toplum olarak genelde zenginliklerini ve değerlerini kaybettikten sonra hayıflanmayı çok seven fakat bu değerlere sahipken korumak, özümsemek için pek de istekli olmayan bir yapımız var.
İnci Pastanesi
Pastane, Uludağ pastası, Monte Carlo, vişne likörlü çikolata, piramit pasta gibi mamülleri ile de bilinse bile her zaman amiral ürün profiterol olacaktır. Öyle ki Zigoridis, 1994'te bir gazeteye verdiği demeçte günde 700 kilo profiterol sattığını söyleyecektir. Yine söz konusu mülakatta pastayı Fransa'da gördüğü bir tatlıdan esinlenerek icat ettiğini, isminin uydurma olduğunu sözlerine ilave eder. İhtimal ki böylelikle Zigoridis, zekice bir pazarlama tekniğini devreye sokacak, pasta cenneti olarak bilinen Fransa ile markasını özdeşleştirerek bu tatlıya Avrupaî bir hava katacaktır.
Sayfa 301Kitabı okudu
Tanrılar çıldırmış olmalı...
Boğaziçi olarak kabul edilen bölge, güneyde Tophane ile Salacak'tan başlayan ve kuzeyde Anadolu ve Rumeli fenerleri ile biten alandır. Batı dillerinde Bosphorus ya da Bosphore denilen bu bölgenin tarihi, mitolojik bir anlatı ile başlatılır. Yunan tanrılar panteonun başında bulunan Zeus'un karısı Hera ile Argos kralının kızı İo arasında yaşanan bir kıskançlık krizinin neticesinde Zeus, İo'yu karısının hışmından korumak için inek kılığına sokar. Ancak bu durumun farkına varan Hera da bir at sineğini İo'ya musallat eder. Çaresiz İo, Boğaz'ın bulunduğu yere doğru kaçar. "İnek geçidi" anlamına gelen Bosphorus kelimesinin bu şekilde ortaya çıktığı söylenir.
Sayfa 125Kitabı okudu
Ah İstanbul, İstanbul olalı...
Turgut Cansever'in ifadesi ile: "Türk aydınları, Tanzimat'tan sonra hep Batı'nın güç gösterisinin etkisi altında kaldılar. Avrupa'yı uygar, Doğu dünyasını ise harabe olarak gördüler. Alman imparatorlarının gösterişe dayalı üsluplarına hayran oldular. Fransa'daki aynı kültüre kapıldılar. Sonunda Menderes gelince, bu anlayışta en ileri adımları attı. Üstünlük duygularıyla, güçlü olma felsefesiyle, gösterişli yollar açarak İstanbul'u mahvetti.
Sayfa 50 - Adnan MenderesKitabı okudu
Aman verilse belki Viyana düşecekti.
İnfaz sırasında cellatlarla kurbanları arasında ilginç diyaloglar da gerçekleşmekteydi. 2. Viyana Kuşatması'nda bozguna uğradığı için Sultan 4. Mehmet tarafından hakkında idam fermanı çıkarılan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, idamından biraz önce namazını kılmış, vücudunun toprağa düşmesi için odasının içinde bulunan kilimleri toplatmış ve sonrada cellada dönerek "işini maharetle ve çabucak" yapmasını tembihlemişti.
Sayfa 311Kitabı okudu
74 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.