Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yobazlığa Övgü

Süleyman Çobanoğlu

En Eski Yobazlığa Övgü Gönderileri

En Eski Yobazlığa Övgü kitaplarını, en eski Yobazlığa Övgü sözleri ve alıntılarını, en eski Yobazlığa Övgü yazarlarını, en eski Yobazlığa Övgü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nasılsa bizler avanaklardık. Mesela adamlar bir pompalı tüfeği on metre ileri atıp, iki el­lerini çırparak "hadi Türkiye Junior, getir! " diyorlardı; ağzımızda tüfekle koşa koşa geliyorduk. "Muma bakın muma!" diyorlardı, mumlara bakıyorduk. En salakça nümayişlerin yapıldığı, eceliyle ölen mütekaid Mehmet Efendinin cenazesinde bile "kahrolsun şeriat" diye bas bas bağırılan memlekette, Kudüs şöyle bir hatırlandı diye az kalsın altta yağız yer delinip üstte mavi gök çöküyordu.
Türkiye, dikkat buyurunuz, "dört tarafı düşmanlarla çevrili, kavnayan kazana benzer coğrafyasında büzülüp duran bir ülke" değil, fakat kendi kendisini durmaksızın demir zincirlerle kendi hantallığına rapteden umutsuz, mahçup ve bitab bir ülkedir. Bize düşman gösterilmesi, sürekli tilki uykularına yatmamızın tavsiye ve emr edilmesi sinirimi bozuyor.
Reklam
Demir dağlarımız durduruyor bizi. Maskara oluyoruz. Kafamız­daki kalıpları, şu kanımıza işlemiş korkuyu harlı bir ateşte eritip de felaha çıkamıyoruz. İç ve dış düşmanlar mı .. ? Pöh ...
Bize, -tekrar söylüyorum, çok okul, çok kanalizasyon, çok şe­hir, çok bina, çok ekmek, çok teknik, çok kitap, çok döviz değildir lazım olan. Bize, hala binsekizyüzler Avrupası 'nın vahşi bozgunculuğunu dayatan çağdaş başbelaları değildir lazım olan. Bize, ev, hane, testi, taş, hatta toprak değildir lazım olan. Parti­ler ve kurumlar, sigortalar ve enstitüler değildir. Bize, yirmidört saat boyunca nikah şahitliği ve market açılışı yapan reisler gerekmez. Gerekmez bize protokol alimleri ve yalancı bilginler ... Bize gerekir ki, bir kara yüzlü demirci olsun; kolları kavi, gönlü büyük, alnı ak olsun. O'nu, açıkoturumlardan değil, bilgeliğinden tanıyalım. Bizi kömür eyleyip bir nefes üflesin. Her şev tutuşsun ve buradan çıkalım. Çıkalım.
Köftehor
Gazeteden kesip saklamışım. Diyor ki Thomas Friedman, " McDonalds'lı ülkeler birbiriyle savaşmaz ... " Neden? "Çünkü" diyor adam, ''ortada McDonalds'ı yaşamak kadar bir milli gelir, dahası böyle bir iktisadi ve toplumsal düzen varsa o toplum küreselleşme idealini candan benimsemiş bir demokrasiye ve yapıya sa­hiptir. Ve bunlar, birbirleriyle savaşmayı asla göze almazlar." Demek İstiyor ki. kim ki cemiyet olarak dünyada durduğu ver bakımından "kıç rahatlığını'' merkez alır, o'nun köftesi elinden gitmedikçe kılını bile kımıldatmaz! Peki bu McKöfteleri alacak keseye sahip olamayan varoş ahalisi? İşte orada durun.Friedman diyor ki,"evet,zaten savaş ancak bu toplumların kendi içinde olabilir." Yani köfte alamayanları bertaraf ederiz,olur biter.Yani gizli bir "Evrensel Beyanname" var ortada .Her köfte sahibi şu şu şu haklara sahiptir. Afiyet olsun.
Zaten akıl hastaneleri dışarıdakiler kendilerini akıllı zannetsinler diye yapılmıştır.
Reklam
Neden dank etmiyor: eğer o kavga meydanında biz yoksak, gerçekte orası boştur!
Kuşkusuz, elimizi taşın altına koymakla, gönlümüzü gerçekten kanatmakla, üstümüzde esecek bir İsa nefesine hak kazanmış ola­cağız.
Zeki Müren'i bilmeyen varsa da artık bildi. Kanunu bilmemek mazeret değildir, basın'ın yazıp çizdiklerini de. Onlar dedi ki "şu dakkadan itibaren çarşıda, bazarda, tezgahta, sokakta Paşa konuşu­ lacak!", konuşuldu. Dediler ki, "epeydir böyle duygusal ve sulu­ göz bir mevzu geçmiyordu elimize; hücum! " Her kim olduğunu asla çözemediğim o "bütün Türkiye", önce Eşrefpaşa hastanesinin kapısına koşup höykürdü. Hususiyetle orta yaş ve yukarısındakiler, pek ziyade melale garkoldular. O akşam vakti yedikleri iki lokma boğazlarına dizildi. Pek çok şarkıcı-türkücü'nün gözleri kıpkırmızı oldu. Hiç kim­ se "paşa"nın öldüğüne inanamadı. Fakir fukara için gayet doğal karşılanan ölüm, kaymak tabaka­ sına mensup her cenazede olduğu gibi "bütün Türkiye"yi kuşku­ ya sevketti. "Yoksa" dedik yine, "Türkiye'de yaşadığı için mi öl­ dü?" Çünkü Türkiye, aslında ölmemesi gerekirken ölen ünlülerin ülkesi. Böylece, her zaman olduğu gibi, cankurtaranın kaçı kaç geçe geldiği, merhumun beş metre civarında bir doktor olup olmadığı, kalp masajında kaç tekrar yapıldığı didik didik edildi. Bir karara da varıldı hani: TRT'ye dediler ki, "Paşa'yı sen öldürdün!"
Dünya bir sesler cehennemidir; bir gürültülü gayya kuyusu.
280 öğeden 181 ile 190 arasındakiler gösteriliyor.