Sonuç odaklı bir zihnin esaretinden süreç odaklı özgürleştiren bir yolculuğa doğru...
Sonuca bağımlı olmadan, sürece bağlanarak ve kontrolü, yaşamın otoritesine bırakarak ilerlemek, insanın yolunu nasıl kolaylaştırır?
Aradığın madde ya da mana... Hikayen nerde başlarsa başlasın, özünde sende var olanı fark edişe açılan bir kapının, anahtar deliğinden sızan ışığına çekilmesi gibi almıştır seni... İşte o an ateş düşmüştür içine. Ve o an bilirsin ki vakti gelmiştir yeni bir yola çıkmanın. Başlangıç ta bu ateş gücü olur insanın, hatta yaratıcılığı ve onu yolda tutan bir tür hizadır zihnine. Dağılmaya, dökülmeye müsait bir yapıdan sızanları içine toplayan çerçevesidir bir süre. İnsan için çoğu zaman devam etmekten daha kolaydır pes etmek. Hele de sonuca takılı kaldıysa zihnin, o yol bitmek bilmez bir türlü....
Peki bir hayale ulaşma arzusuyla yola çıkan insan, ne olur da yoldan çıkan olma haline geçiş yapar?
Bir sonuca varmanın her ne kadar senin için önemli olduğunu zannetmesen de, sürece dikkatle baktığında aslında yola çıkan insanla yolda yurüyenin aynı sen olmadığını fark edersin.
Hakikatimizin sesinden doğan derin arzu- lar, özlemlerimizin sesidir. Bu noktada arzuyu deneyimlemek bir seçimdir. Bu seçimin sonuçlarını kalben biliriz veya bilmesek bile kabul ederiz.