Abidin Dino Ne çok insan yüzü gördük bir ömür boyu, bre Yaşar! Ne çok, çeşit çeşit insan gördük.
Yaşar Kemal
Çukurova’dan başlayarak ne çok insan! Çukurova her zaman bir Babil Kulesi’ydi. Oraya Toroslar’dan, Orta Anadolu’dan, Mezopotamya’dan, Doğu Anadolu’dan ne çok
Türlü kalabalıklar yaşadım. İstanbul'da, Diyarbakır'da, İzmir'de, Samsun'da, Trabzon'da, Adana'da, Batı'nın birçok kentinde, Anadolu'nun en küçük köylerinde kalabalıklarla konuştum. Kalabalıklar hep bambaşkaydı gerçekten. Dağların, ovaların, kıyıların, kalabalıkları da bambaşka oluyor.
Ne olursa olsun, sonsuz yeşil, sonsuz mavi, sonsuz sarı, hem de ne kadar sarı... sarının sonsuzluğunu ikimiz de çok iyi bilebiliriz; çünkü Çukurova’yı yaşadık.
Bir karanlıktan gelip başka bir karanlığa bir daha gelmemek üzere gidiyoruz. Bu gelecek karanlığın acısını, kendimizi bildik bileli çekiyoruz. Bu korkunç acıya nasıl dayanıyoruz?
Hiçbir çiçek, aynı dalda da olsa, hiçbir yaprak, aynı ağaçta da olsa, hiçbir kök, aynı toprakta da olsa, hiçbir çimen, hiçbir pınar, hiçbir ağaç, çalı, hiçbir yüz... doğanın hiçbir ayrıntısı birbirine benzemiyor.