Siz Unicef ten kart satın alıp kan gölünde yüzen çocuklara bağış yapmakla rahatlayabilirsiniz.
Gerçek çok daha acımasızdır. Kanın sorumlusu , çocuklara yardım kartı satanlardir.
Şu kesindir ki dünyayı oyun alanı ilan eden küresel sırtlanlar ve her ülkede konuşlandırılmış işbirlikçileri, hedef ülkelerin zembereklerini boşaltmaya uğraşırken, bir gün kendi zembereklerinin boşaldığına da tanık olacaklardır..
Tarih, dünyaya hâkim olmaya çalışan güçlerin kurulu sistemi bozma, yeni düzenek kurma, sistem oturtma, savaşlar çıkartmasının örnekleriyle dolu.
Ve fazla "kurulan " sistemdeki zemberegin boşalıp fırlamasının da...
Özellikle son 10 yılda emperyalist devletlerin hangi yöntemlerle ülkeleri kontrol ettiklerini, nasıl oyunlar oynadıklarını anlamamız açısından, basit bir dille yazılmış bu kitabın çok önemli bir eser olduğunu düşünüyorum. Kitabı okurken bir tuhaf oluyor insan, kitabın ortalarında şöyle yazmış Banu Avar ‘’Sahnenin arkasındakilerle devam edelim. Daraldınız mı? Sadece okuyarak mı? Bu anlatılanları yaşayanları düşünün.’’
Arap Baharı nedir, ne amaçla yapılmıştır, kimler tarafından, kimleri kullanarak, hangi yöntemlerle yapılmıştır gibi soruların cevapları veriliyor. Özellikle günümüz Suriyesi’nde hangi oyunlar dönüyor net bir şekilde anlatılıyor.
Türkiye olarak bizi yakından ilgilendiren bu konular her Türk insanının öğrenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü herkesin az çok bildiği üzere sırada İran ve Türkiye var. Bu 100 yıldan daha fazla süredir olan açıklamaktan çekinmedikleri bir plan, bir hedef. Eğer önceki oyunların nasıl yapıldığını anlarsak kendi ülkemizde dönen oyunları anlamamız ve bilinçli davranarak tuzaklara düşmememiz kolaylaşır.
Bu bilgilerin bu kadar değerli yapan; bunları medyadan öğrenemezsiniz bunları bu kadar net basit ve cesurca yazan kitap sayısı da azdır. Verilen bilgiler kaynakları belirtilerek veriliyor. Çok fazla şey bildiği için televizyonlara çıkarmasalar da, Banu Avar elinden geldiğince ulaşabildiğine ulaşmaya çalışıyor.
1992'de Steven Mann tarafından geliştirilen bu teoriye göre, bir hacker'ın bilgisayara virüs atması gibi kitlelerin enerjisi yönlendirilebilir. Toplumun bilinci değiştirilmiş olur. Bir milletin kültürel kodlarıyla oynanır, tümü küresel şirketlere bağlı ana akım medya ve sosyal medyayla topluma virüs atılır. Melez/hiprit bir kitle anlayışı yaratılır. Bireyler atılan virüsle farklı politik bakışları sahiplenir ve diğerlerine, sosyal medya aracılığıyla bulaştırır.
Tüm çaba, Irak'tan sonra ''kukla devlet Kürdistan'ın Suriye ayağını oluşturmak içindir. Sonra aynı anda İran ve Türkiye'den parça koparma ameliyesine girişeceklerdir.