Helen Bianchin, doğduğu Yeni Zelanda’daki bir hukuk bürosunda sekreterlik yapıyordu. Daha sonra iki yıl süreyle çalışmak ve gezmek için gittiği Avustralya’da İtalyan asıllı eşiyle tanıştı. Tanıştıklarında Kuzey Queensland’in Mareeba kasabasındaki tütün çiftliğinde çalışmaktaydı. Hayatı, aniden yüz seksen derece değişmişti. Bütün günleri çiftlikteki mevsimlik işçilere yemek pişirmekle, diğer çiftlik işlerine yardım etmekle, yüzlerce tavuk, ördek ve hindinin bakımıyla geçiyordu. Tavukları kendi elleriyle kestiğini, temizleyip pişirdiğini söylemeye bile gerek yoktu! Üç yıl sonra Helen, kocası ve kızıyla Yeni Zelanda’ya döndü. Orada aileye iki erkek çocuk daha eklendi. Helen’in yakın bir arkadaşı, onun çiftlik hayatı ve İtalyan eşi ile yaşadıkları büyük aşkla ilgili anlattıklarından etkilenmişti. “Bunları yazmalısın!” diyerek ona cesaret vermişti. İlk romanı, tütün çiftliği sahibi İtalyan asıllı kahramanıyla yaşadıkları aşkı ve olayları anlatıyordu. İlk kitabının basılmasından altı yıl sonra Helen ve ailesi Avustralya’ya geri döndüler. Güneydoğu Queensland’de yerleştiler. Çocukları evlenerek, yakın yerlerde yaşamlarını sürdürdü. Beş tane torunları oldu. Helen Bianchin, kitap okumak başta olmak üzere televizyon ve sinemayı seviyor. Arkadaşlarıyla vakit geçirmekten hoşlanıyor. Hayvanlara, özellikle de kedilere derin bir sevgisi besliyor. Hâlen sahip olduğu iki adet çok güzel Birman kedisi var. Kedilerden biri, o çalışırken kaç saat geçerse geçsin masasında oturmaktan vaz geçmiyor. Helen’in eserleri, USA TODAY, Nielsen ve Waldenbooks’un en iyi satanlar listesinde. İlk kitabı 1975’te yayımlanan Helen Bianchin’in hâlen yüze yakın kitabı mevcut.