Uzun zamandır hikaye kitabı elime geçmemişti içinde 35 tane hikaye olan ve her bir hikayede kısa insanlık adına mesajlar veren 36 .hikayede ise bu hikayelerin ana temasını neden yazıldığını içeren hüzünlü bir hikaye ile kitap noktalanıyor. içeriğinde doğaya verilen zararlar insanların kibirleri gururları ile insanlığı nasıl etkiledikleri ve son hikaye de otizimli bir çocuğun hayatı ailesiyle cevresiyle okulu ile yaşadıkları kaleme alınmış güzel akıcı bir kitaptı.
Zümrüdü Anka efsanevi bir kuş. Kitapta ise başka başka insanların dünyasına girip empati kurmamızı sağlamaya çalışıyor. Kitap toplamda 35 tane kısa kısa bölümden oluşuyor. Bölümlerde olaylar birbirinden farklı ve bağımsız. Ama bazen ard arda gelen 2-3 bölüm aynı olayın içindeki farklı kişileri konu alabiliyor.
Son bölüm olan 36. Bölümde ise bu 35 bölümün ne için, kim tarafindan ve ne amaçla yazıldığını anlıyorsunuz.
Ben beğendim yani Zaten uzun zamandır hikaye okumamıştım. Özellikle herşeyin anlaşılmasını sağlayan son bölüm beni gerçekten heyecanlandırdı.
Tavsiye edilir.
"Ey, derdimden anlamayan sahra! Sen sadece kendini mi alevli sanırsın, sen asıl yüreğimi gör; gör de alevli olmanın ne demek olduğunu anla.
Ve yakmanın, kavurmanın ne demek olduğuna şahitlik et.
Kitapta yazılanlar okundukça insanlığa olan yaklaşımınız kötü etkileniyor. İnsanların zarar vermiş olduğu birçok konuya değinirken oldukça anlaşılır ve akıcı bir dil kullanılmış. İnsanların kibrine, birtakım erdemlerine ve doğaya verdikleri zararlara dair kısa kısa hikayelerden oluşuyor.
Kitabın sonlarına doğru yavaş yavaş sır perdelerini aralanıyor. Otizmli bir çocuğun hem ebeveynlerinden, hem de çevresinden gördüğü muamele ile giderek içe kapanıklaşmasına tanıklık ediyorsunuz.
Okurken sizi yormayacak mesajlar da içeriyor.