Bazen insan bir kitapta kendisinin de aklından geçmiş bir fikre, ta derinden hatıra gelen silinmiş bir hayale rast gelir ki bu, en ince hissinizi anlatıyor sanırsınız.
“Koşarken aklıma gelen düşünceler gökyüzündeki bulutlara benzer. Farklı şekillerde, farklı büyüklüklerde bulutlar. Bunlar bir yerlerden çıkıp gelir, sonra uzaklaşıp bir yerlere gidiverir. Fakat gökyüzü aynı gökyüzüdür. Bulutlar anlık misafirler olmaktan öteye geçmez. Geçip giden, sonra da tamamen kaybolan şeylerdir. Geriye yalnızca gökyüzü kalır. Gökyüzü deyince, bir yandan vardır, ama bir yandan da yoktur. Gerçek bir kütle olduğu gibi, aynı zamanda gerçek bir kütlesi yoktur. Biz böylesi sınırlarını tartamadığımız bir kap içerisinde var olmayı öylece kabul eder, buna boyun eğeriz.”