“ Çünkü bir insanı etkilemek ona kendi ruhunu vermektir. Etkilenen kişi artık kendi fikirleriyle düşünemez, kendi tutkularıyla yanıp tutuşamaz hale gelir. Sahip olduğu erdemler bile gerçek değildir artık. Günahları bile ödünçtür; günah diye bir şey varsa tabii. Artık bir başkasının müziğindeki bir yankıdan, kendisi için yazılmamış bir rolü oynayan bir oyuncudan ibarettir.”
Modern çağın ideali iyi eğitimli insandır. İyi eğitim görmüş insanın zihniyse korkunçtur; her şeyin ederinin üzerinde satıldığı canavarlarla dolu, tozlu bir çıfıt çarşısı gibidir.
Düşünmesi acı gelebilir belki ama zeka güzellikten hiç şüphesiz daha kalıcıdır. İşte bu yüzden gereğinden fazla uzun bir eğitim hayatının zahmetlerine katlanmıyor muyuz? Bu vahşi, kıran kırana hayatta kalma mücadelesinde kalıcı bir şeylere sahip olmak ister, bu yüzden de yerimizi koruyabilmeye dair aptalca bir umutla kafamızı binbir türlü zırvayla ve doğruyla doldururuz.
Modern batı düşüncesinin tarihsel arka planı ve özellikleri hakkında genel bilgi veren sonrasında modern düşüncenin din ve insan algısını bize sunan derli toplu, temel okuma için çok faydalı bir kitap. Yazar modern batı felsefesinin oluşumunda etkili olan zihinsel yenilenme olarak Rönesans’ı, dinsel yenilenme olarak ise Reform’u modern düşünce için mihenk taşı olarak işliyor. Sonrasında Aydınlanma Felsefesi’yle birlikte modern düşüncenin olgunluğa eriştiğine varılıyor. Modern batı felsefesinde başat hale gelen akıl ve bilimi, ötelenen din ve metafiziği gerekçeleriyle bize anlatıyor. Her ne kadar modern düşüncede akla sonsuz güven duyulsada aklın insan hayatındaki her boşluğu dolduramadığı gerçeği ile sonuç kısmında ana mesaj veriliyor. Modern batı düşüncesinin oluşum aşamaları ve modern düşüncede insan ve din algısını anlamlandırmak için okunması gerekli bir eser olarak görüyorum. Ayrıca modern batı düşüncesi hakkında detaylı okuma yapmak isteyenler için başlangıç teşkil etmesi adına okunabilir fakat İleri seviye ve detaylı bilgi için doyurucu olmayacaktır.
Modern düşüncede başat hale gelen akıl, hayatın içinde olan ve hayatı anlamaya çalışıp yorumlayan bir akıl değil, tam tersine hayatı içine alan ve onu kendine göre şekillendiren soyut ve mutlak bir akıldır.