Zeynep Tüfekçi, yapay zekâdan güç alan bir distopya yaratarak tüm dünyada muktedirlerin bizleri nasıl kontrol etmesine izin verdiğimizi 2017 yılında New York'ta yaptığı TED konuşmasında çok güzel özetliyor.
İnsanlar yapay zekâyla ilgili korkularını dile getirdiğinde genellikle kontrolden çıkmış insansı robotları hayal ederler. Terminatör gibi. En çok korkmamız gereken şey yapay zekânın kendi başına bize ne yapacağı değil, güç sahibi insanların bizi kontrol ve manipüle etmek adına yeni, bazen saklı, bazen de belirsiz ve beklenmeyen şekilde bunu nasıl kullanacakları. Yakın gelecekteki bağımsızlığımızı ve itibarımızı tehdit eden teknolojinin büyük kısmı verilerimizi ve dikkatimizi toplayıp reklamcı ve benzerlerine satan şirketler tarafından geliştiriliyor. Tek bir video izlemek için YouTube'a girip bir saat sonra 27 video izlediğiniz oluyor mu hiç? YouTube'da sağ tarafta "sıradaki" diye bir sütun var ve otomatik yeni video başlatıyor. Bu bir algoritma, ilgilendiğinizi ve kendi başınıza bulamayacağınızı düşündüğü videoları seçiyor. Editör bir insan değil. Algoritmaların işi bu. Sizin ve sizin gibi insanların izlediklerini derliyor, ilgi alanlarınızın bunlar olduğu ve daha fazlasını görmek istediğiniz çıkarımını yapıyor, daha fazlasını gösteriyor. İyi, faydalı bir özelllik gibi görünüyor ama öyle değil. Reklamla finanse edilen bu platformların çoğu ücretsiz olmakla övünüyorlar. Bu bağlamda, bunun anlamı şu: Satılmakta olan ürün biziz. Kişisel veri ve dikkatimizin en yüksek ücreti veren otoriter veya demagoga satılmadığı bir dijital ekonomiye ihtiyacımız var..
Günümüzde Batılı hükümetlerin sahip oldukları çevrimiçi kabiliyetleri suiistimal etme arzuları bize şunu gösteriyor:
İnternetin gücü ve önemi arttıkça ABD'nin savunma kurumları (ve müttefikleri) ile yaratılmasında önemli bir rol üstlendiği küresel ağ arasındaki ilişki de giderek daha karmaşık bir hal alıyor.
İnternet bir bakıma fevkalade
THE RATİONAL MALE
Kadınlar aktarılan bilgiden çok iletişimden keyif alırlar. Çözülmesi gereken bir sorun değil, iletişimdir.
“Açık iletişim kadınları ne kadar sinirlendiriyorsa, gizli iletişim de bizi o kadar sinirlendiriyor. Dilimizin onlar için hiçbir sanatı yok, bu yüzden kadınlara en iyi ihtimalle aptal veya basit görünüyoruz
Ruh eşi bir
....
Neden “Sosyalizm” ?
Albert Einstein, Mayıs 1949:
Ekonomik ve sosyal konularda uzman olmayan birisinin sosyalizm üzerine görüşlerini açıklaması önerilebilir mi?
Bunun birkaç nedenle olabileceğine inanıyorum.
Öncelikle soruyu bilimsel bilgi açısında ele alalım.
Astronomi ile iktisat arasında önemli yöntemsel farklılıklar yokmuş gibi
Sevgi nedir? Bağımlılık, teslimiyet, alışılmış “dam”dan uzaklaşamama, egemenlik, sahiplenicilik, kontrol etme özlemi sevgi olarak duyumsanıyor; cinsel açlık ve yalnız kalamama güçlü sevme yeterliği olarak görülüyor. İnsanlar sevmenin kolay olduğuna, sevilmeninse çok zor olduğuna inanıyor. Pazarlama yöneliminde insanlar sevilmediklerini çünkü yeterince “çekici” olmadıklarını düşünüyor; çekicilikse görünüşe, giyim kuşama, zekâya, paraya, toplumsal konum ve saygınlığa dayalı. İnsanlar asıl sorunun sevilmenin zorluğu değil de sevmenin zorluğu olduğunu; insanın ancak sevebilirse, sevme yeterliği başka bir insanda sevgi uyandırırsa sevileceğini; sevme yeterliğinin ama sahte olmayan bir sevme yeterliğinin çok güç elde edilen bir kazanç olduğunu bilmiyorlar.
Toplum bilimi, tarih,coğrafya, siyaset ve politika ile ilgili olmayıp sadece merak edip okumak isteyen okurlar için; sıkıcı ve ağır ilerleyen bir kitap denilebilir. Konu ile ilgili değiseniz kitabı yarıda bırakmanız olası. Fakat kitap okundukça ilgiyi üzerine çekebilen bir içeriğe de sahip.
Kitabın bana göre artı olan yanı
İrâde, kelime anlamı olarak bir şeyi yapıp yapmama husûsunda karar verebilme ve bunu uygulayabilme gücüdür. Bu karar verebilme ve o kararı uygulayabilme gücü, yani irâde, belli bir terbiyeden, kendi kendine hâkim olmayı öğrendikten sonra kazanılan ve kontrol edilen bir güç hâline gelir. Çünkü zayıf irâdeye sahip bir insan nefisperest ve tembel bir
● İnsan, ruhla cesetten mürekkep bir yapıya sahiptir. Bu yapıdaki her iki unsur, insanı kendi yörüngesi etrafında döndürmeye çalışmaktadır. Bu ikisinden biri olan madde, şehevî ve behîmi arzulardır. Yani insanın ceset itibarıyla sahip olduğu, Kur'ân'ın da bize şu cümlelerle tanıttığı yönüdür:
"Andolsun ki biz insanı kuru bir
Ailesi ile yurtdışında yaşayan Furkan; babasının sürekli memleket demesinden bezgin bir haldedir. Yaz tatili gelince babasının memlekete gidiyoruz sözüne ilk başlarda karşı çıksa da, ailesinin ısrarı ile zorlu ve uzun bir yolculuktan sonra Türkiye' ye gelirler.
Babaannesinin evine geldiklerinde kendisi ile aynı yaşlarda kuzeni olduğunu
EÜZU BİLLAHİ MİNEŞ-ŞEYTANİRRACİM BİSMİLLAHİRAHMANİRRAHİM diyerek, ne olur ne olmaz Şeytan'ın etkisini en asgari düzeye indirmek için Besmele çektikten sonra...
En yüzeysel haliyle, ABD'li psikolog Philip Zimbardo'nun bir grup öğrenciyle yaptığı Stanford hapishane deneyini ve bu deneyle ilgili ortaya çıkan insana dair bulgulardan,
---
George Orwell'un "1984" Adlı Distopik Başyapıtı: Toplum, Güç ve Birey Arasındaki Savaş
George Orwell'un "1984" adlı eseri, distopik edebiyatın en çarpıcı örneklerinden biridir. Roman, otoriter bir rejim tarafından kontrol edilen totaliter bir toplumda geçer. Ana karakter Winston Smith, rejimin baskısına karşı gelmeye ve gerçekleri aramaya başlar. Ancak, bu arayışı onu hem fiziksel hem de zihinsel olarak tehlikeli bir yolculuğa sürükler.
Orwell, eserinde güç, propaganda ve kontrolün doğasını derinlemesine işler. Big Brother figürü altında toplumun sürekli gözetimi ve manipülasyonu, bireyin özgürlüğünü ve düşüncelerini sınırlar. Kitap, gerçeklik algısının nasıl şekillendirilebileceğini ve insanın kendi gerçekliğiyle olan bağını nasıl kaybedebileceğini çarpıcı bir şekilde gösterir.
"1984", insanın özgürlük arayışını ve bireysel kimliğini koruma mücadelesini etkileyici bir şekilde betimler. Orwell'ın distopik evreni, okuyucuyu düşünmeye ve toplumsal yapıları sorgulamaya teşvik eder. Ayrıca, kitabın günümüz dünyasındaki politik ve sosyal meselelere olan paralellikleri, onu zamanın ötesinde bir eser haline getirir.
Sonuç olarak, "1984" sadece bir roman değil, aynı zamanda güç, özgürlük ve gerçeklik kavramlarını sorgulayan derin bir düşünce deneyimidir. Orwell'ın çarpıcı üslubu ve etkileyici betimlemeleri, okuyucuyu kitabın içine çeker ve onları unutulmaz bir yolculuğa çıkarır.
---
Zenginlik, güç ve kültür açısından Etrüskler Latinlerin epey ilerisindeydiler ve 7. yuzyılın sonuna gelindiğinde uygarlığı -şehir yaşamını- mümkün kılan, elider tarafından kontrol edilen kritik artık eşiğine çoktan ulaşmışlardı.
Şamil, saldırmayı bildiği gibi geri çekilmeyi de biliyor ve kendine güvenini kaybetmiyordu. Geri çekilme emri vermesi, aşiretlerin gözündeki itibarına gölge düşürmüyordu. Savaşta böyle inişli çıkışlı durumlar olurdu. Rusların safına geçip sonra yeniden Şamil'e katılan aşiret mensuplarına, dönek gözüyle bakılmazdı. Böyle birçok durumda
8 Kasım tarihinde kitabı Bkm'den sipariş ettim. Daha yeni okuma fırsatı buldum. 544. sayfaya geldiğimde şok yaşadım. Kitapta daha öncede yazım hataları vardı ama ufak tefekti. 544. sayfadan sonra bir anlam kopukluğu vardı sayfa sayısına baktığımda benim baskımın 577 den devam ettiğini ve eksik basıldığını gördüm çok sinirliyim. Ucuz bir kitap