Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Özgür bir baba
Öykü okurken bir tüfek sesi duyuldu, dağlarda yankılandı, geldi kulağıma dayandı. O an eskilere, eski zamanlara uzandım. Babamı hatırladım. Ava giderdik birlikte. Uzaklara giderdi, sen bekle burda derdi. Çocuktum. Ufaktım. Tüfeğin sesini duyunca irkilirdim, iyice ufalırdım. Kim kimi öldürmüştü ki. Beklerdim. Beklemek bir hayat kadar uzaktı. Erişemezdim uzaklara, zamana. Beklerdim, beklerdim. Gelmezdi. Yere çömelir. Çizgi çizerdim. Karalardım. Sonra çöp adamlara hayat verirdim. konuşurlardı. Radyo tiyatrosundaki gibi. Sonra çıkagelirdi babam. Konuşmazdık. Yeşil renoya binince, teybini açar Ferdi Tayfur söylerdi. Biz çayyolunda ince kıvrımlı taka yollarında arkamızda tozlar bırakarak ilerlerdik. Akşam olmak üzeridir. Bir kuş havalanır çalılardan. Üveyiklerdir. Silah sesi gelir uzaklardan. Kalbim sıkılır. Gökyüzü kararmak üzeredir. Bir elimde sigara bir elimde çay, sonbahardır. Yağmur yağıyordur. Sis çökmüştür. Bilgisayarımda Özgür Baba curasıyla Çay Taşı türküsünü söylüyordur. Tüfek patlar. Dağlarda yankılanır. Pencereden uzaklara bakarım. Geçmişe, şimdiye, sonraya... Özgür Baba, Çay Taşı youtu.be/SKBwFJ4hqec
Minibüs tıklım tıklım, ayakta zor duruyoruz. Yolcular önden değil de arkadan minibüse alınıyor, o derece yani. Şapkasını beğendiğim (şapkamın aynısı) bir genç arka kapıdan minibüse bindi. Şapkası, askılı gömleği ve şık giyimiyle genç ve efendi bir yüz. Tam mütebessim bir şekilde selam vermek isterken, alenen küfrü basmaz mı minibüsünü laçkalı