Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

a

Anı - Tarih

1915 yılının başlarında aktif vazife istemek üzere Enver Paşa'ya mektup yazdı ve rütbesine uygun herhangi bir görev istedi. Gelen cevapta, Sofya ataşemilirterliği önemli olduğu için, orada kalmasının istendiği bildirildi. Kemal, yeniden Enver'e başvurarak ''Vatan savunmasından daha önemli bir görev olamaz. Arkadaşlarım savaşta ateş hatlarında bulunurken, ben, Sofya'da ateşmilterlik yapamam. Eğer birinci sınıf subay değerinde değilsem, inancınız bu ise lütfen açık söyleyin''
Sayfa 16 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Su
Bu su, bazen masum bir hayal, bazen bir gençlik rüyası, bazen ideal, bazen aşk şeklinde beni arkasından Koşturdu. Bazen onu kaybettim.Bazen buldum sandım. Ama onu her zaman aradım bu arayışta aldanışlarım da, inanışlarım kadar güzeldi.
Sayfa 407 - Rempli kitabeviKitabı okudu
Reklam
O. Miroğlu: *Göz bağlarımızı burada çözüyorlar. Koğuşların koridorlara bakan gözetleme mazgallarından aralıksız marş sesleri yükseliyor. Binlerce kişi, bir ağızdan ama farklı marşlar söylüyor. Hiç durmuyor, bir marş bitince bir diğerine başlıyorlar. Artık her şey emirle. Durmak, yürümek, öksürmek ve kaşınmak, her şey emir-komutayla. Kısa süren bir sessizlik anından sonra grubumuz yeni bir komutla harekete geçiyor. 'Koğuşşş! Yerinde sayyy*
Sayfa 143Kitabı okudu
Biz kadınlar yaşamın hiç bir alanında erkeklerle eşit haklara sahip olmazken, Diyarbekir zindanında her anlamda eşitliğe sahiptik. İşkencede, hücrede, tekmilde, askeri eğitimde, sürünmede, şınav çekmede ve diğer ne varsa!. Yani erkek koğuşlarında uygulanan bütün işkenceler biz kadınlar için de geçerliydi. Hatta fazlası var, eksiği yoktu. İki kisinin yan yana gelip bir laf etmesi kesinlikle yasaktı. 25 kişilik koğuşta 75 kişi kalıyorduk. Tek ranzada ikişer kişi ranzalarda, geri kalanlar tek battaniye ile yerlerde ranzaların arasında yatıyorduk. Altı gözetleme deliğinden yirmi dört saat gözleniyorduk.
Sayfa 205Kitabı okudu
Koğuş içinde sistemli bir eğitim sunan bu korsanlar kendi belledikleri resmi Türk tarihini, Osmanlı tarihini çocukların taze beynine enjekte ettiler. Bununla da kalmayıp çocukların inançlarına da müdahale ederek hepsini Türk, Müslüman, Sunni bir fikir eğitiminden geçirdiler. Dini inancı, yetiştiği gelenek ve göreneklerine bakmaksızın tüm çocuklar için beş vakit namaz kılmak zorunlu idi. Oruç tutmak vb. gibi dinin ve tarikatın gerekleri ne ise çocuklara yaptırılırdı. ... Ve sonuçta... Çoğu dinci- tarikatçı eğilime girdi. 90'lı yıllarda devrimci yurtseverlere karşı devletin özel savaş yürütücüleri tarafında kışkırtılan ve kullanılan Hizbullahçılar arasında bu "çocuk koğuşu eğitimi'nden geçen insanların da olduğu iddia edildi.
Hücrelerde Mart -Mayıs 1981 tarihleri arası önemlidir. Direniş ile tes- limiyet, ihanet ile zafer en keskin anlarıyla burada cereyan eder. Kemal Pir'in "Dünyanın kalbi Ortadoğu'da, Ortadoğu'nun kalbi K..istan'da, K..stan'ın kalbi Diyarbakır'da atmaktadır" sözü o dönemin çelişki ve ça- tışmasının nerelerde olduğuna işaret etmesi bakımından önemlidir
Reklam
Evlerini, işyerlerini dışarıda emanet edeceği birilerini bulamadan askeri cemselere atılmış ve toplama kampı durumundaki İstihkama taşınmışlardı. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, okullarını yarıda bırakan gençler; eski püskü, yırtık, tozlu ve kurumuş kanlı giysiler içinde gelenler 15 ile 30 gün arasında burada bekletilirlerdi. Ama aynı gün, yine irili ufaklı gruplar halinde ortalama 50 kişi de tutuklanır "5 Nolu"ya, o an için ne olduğu bilinmeyen yere gönderilirlerdi.
Kemal Pir hastaneye kaldırılır. Kemal Pir'den sonra Hayri, Akif Yılmaz, Ali Çiçek de hastaneye kaldırılır. Kemal eylemin 57. gününde yaşamını kaybeder. İzleyen günlerde de iki üç gün arayla Hayri, Akif ve Ali de yaşamını yitiriyor.
Sayfa 163Kitabı okudu
Bu durum sonradan düzeltildi. Hadi, mahkemede ifadelerin verilmeye başlandığı ilk günlerde bu duruma Hayri Durmuş arkadaşın itiraz ettiğini aktardı bize. TCK'nın 450. maddesi adi olaylar için, adam öldürme, bi reysel cinayet falan için geçerli olan ve ceza maddesinde yeri olan bir maddeydi. Biz ise siyasi tutuklularız ve siyasal amaçlarımız vardır, demiş. İtiraz noktası buradaydı. Bu durumu düzeltme ihtiyacı duyan askeri savcı da ceza sevk maddesinin bundan sonra 450. madde değil, 125. madde olduğunu mahkeme heyetine ifade etmiş.
16'yı 17' ye bağlayan gece nöbet geceleridir. İnisiyatif onlarda. Öyle ayarlamışlar. Ve 18 Mayısa bir gün kala Dörtler, yani Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Eşref Anyık ve Mahmut Zengin bir tarihi eylemi gerçekleştirirler. Koğuşta 140'ı aşkın tutsak ölüm uykusunda iken bir anda Dörtlerin yanan bedenlerinden yükselen slogan sesleri ile uyanırlar. İlk yaptıkları şey su su dökmek olur. Eylemciler "su dökmeyin, su dökmeyin" diye bağırırlar.
Sayfa 131Kitabı okudu
32 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.