Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
785 syf.
3/10 puan verdi
Anılar
Eser, Mustafa Kemal'in anılarını subjektif olarak anlattığı için tarihi bir eserden ziyade anı kitabı. Genel anlamda Türkiye'nin kuruluşunun nasıl olduğunu birinci ağızdan dinlememiz sağlanmış. Tahmin edileceği üzere milliyetçi hareketin ülke ve meclis içerisindeki devinim düzeyi, Nutuk'ta gözler önüne seriliyor. İnşa edilen ülkenin hangi temeller üzerine kurulacağı açıkça belli. 1924, 1961,1982 veya 2024 Türkiye'lerinde gerçekleşen olayların büyük çoğunluğunda Mustafa Kemal'in söz ve düşünceleri açıkça görülüyormuş meğer. Sözün özü dün ve bugün yaşanan nerdeyse her siyasi olay Mustafa Kemal'in eseridir. Eserin nihai sonucunun bu olduğu kanaatindeyim. Dil, 3. defa sadeleştirildiği için akıcı ayrıca. Doğru basım rahatlıkla okunabilir. Sağlıcakla.
Nutuk
NutukMustafa Kemal Atatürk · Truva Yayınları · 027,5bin okunma
1915 yılının başlarında aktif vazife istemek üzere Enver Paşa'ya mektup yazdı ve rütbesine uygun herhangi bir görev istedi. Gelen cevapta, Sofya ataşemilirterliği önemli olduğu için, orada kalmasının istendiği bildirildi. Kemal, yeniden Enver'e başvurarak ''Vatan savunmasından daha önemli bir görev olamaz. Arkadaşlarım savaşta ateş hatlarında bulunurken, ben, Sofya'da ateşmilterlik yapamam. Eğer birinci sınıf subay değerinde değilsem, inancınız bu ise lütfen açık söyleyin''
Sayfa 16 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Su
Bu su, bazen masum bir hayal, bazen bir gençlik rüyası, bazen ideal, bazen aşk şeklinde beni arkasından Koşturdu. Bazen onu kaybettim.Bazen buldum sandım. Ama onu her zaman aradım bu arayışta aldanışlarım da, inanışlarım kadar güzeldi.
Sayfa 407 - Rempli kitabeviKitabı okudu
12 Eylül sonrası Türkiye'nin her tarafında işkence vardı. Bu işkence merkezlerinde üç tanesi öne çıkar. Diyarbakır, Mamak ve Metris askeri cezaevleri. Ama Diyarbakır cezaevinde bir halkı ezmek, onun ulusal, insani, kültürel özellikleri bir bütün olarak hedef alın- dığından tüm bu cezaevlerinden ayrılıyordu. Diyarbakır cezaevindeki uygulamalar ancak bir toplama kampı, eskilerin deyimi ile temerküz kampı olara ele alınabilirdi. Biz de bu kitapta bu benzerlikleri göstermeye çalıştık
Sayfa 276Kitabı okudu
-İstanbul Ümraniye Kısıklı mevkiinde bir halk otobüsü içinde seyahat eden Binbaşı Esat Oktay Yıldıran uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Haberin ayrıntısı önemli değildi. Heyecanlı bir maçta gol bekleyen seyircinin birden haykırması gibi bir sevinç patlaması yaşandı o anda tüm tutuklularda. Gün 22 Ekim 1988'di. Herkes birbirine haber verdi
Sayfa 238Kitabı okudu
Bu hareketin tartışılan önemli bir boyutu da 5 Nolu cezaevinde yaşanan vahşetti. Her 12 Eylül askeri cunta harekatının yıldönümünde dile gelen "5 Nolu'da, Diyarbakır askeri cezaevinde yapılan insanlık dışı işkenceler dağa gidişleri hızlandırdı ve bu işkencelerin intikamını almak isteyen Kürt gençleri buradan çıktıktan sonra dağa gittiler" söylemidir. Yani siz 5 Nolu'yu yaratırsanız, karşılığında dağa çıkmış gençleri bulursunuz diye bir tartışma dillendirilir.
Sayfa 221Kitabı okudu
Reklam
Biz kadınlar yaşamın hiç bir alanında erkeklerle eşit haklara sahip olmazken, Diyarbekir zindanında her anlamda eşitliğe sahiptik. İşkencede, hücrede, tekmilde, askeri eğitimde, sürünmede, şınav çekmede ve diğer ne varsa!. Yani erkek koğuşlarında uygulanan bütün işkenceler biz kadınlar için de geçerliydi. Hatta fazlası var, eksiği yoktu. İki kisinin yan yana gelip bir laf etmesi kesinlikle yasaktı. 25 kişilik koğuşta 75 kişi kalıyorduk. Tek ranzada ikişer kişi ranzalarda, geri kalanlar tek battaniye ile yerlerde ranzaların arasında yatıyorduk. Altı gözetleme deliğinden yirmi dört saat gözleniyorduk.
Sayfa 205Kitabı okudu
Üç yıldır bilinçlere vurulan bend patladı. Herkes birbirini bir şeyler yapmaya teşvik ediyor. Herkes birbirinin isyanından güç alıyor. Herkes eline ne geçirdiyse demir kapılara, parmaklıklara vuruyor. Metal boş karavanalar zangır zangır titriyor tutsakların elinde. Kirk koğuşta 3 binden fazla insan ayakta. Ölü sessizliği dağıldı. Saatlerce sürdü bu ayaklanış. Kim ne diyor anlaşılmıyor. Sadece üç yıllık birikmiş bir öfke var, o öfke bir volkan gibi patlamıştı. Camlar kırılıyor. Esat Oktay'ın işkencehanesi, Kenan Ev- ren'in Kürtler ve tüm muhalifler için özenle hazırladığı bu toplama kampı, yani bizim Auschwitz (Oçwiz), bizim Trebilenka, bizim Dachau (Daça), bizim Haydari Kampı seslerden sarsılıyor.
Sayfa 191Kitabı okudu
Kemal Pir hastaneye kaldırılır. Kemal Pir'den sonra Hayri, Akif Yılmaz, Ali Çiçek de hastaneye kaldırılır. Kemal eylemin 57. gününde yaşamını kaybeder. İzleyen günlerde de iki üç gün arayla Hayri, Akif ve Ali de yaşamını yitiriyor.
Sayfa 163Kitabı okudu
O. Miroğlu: *Göz bağlarımızı burada çözüyorlar. Koğuşların koridorlara bakan gözetleme mazgallarından aralıksız marş sesleri yükseliyor. Binlerce kişi, bir ağızdan ama farklı marşlar söylüyor. Hiç durmuyor, bir marş bitince bir diğerine başlıyorlar. Artık her şey emirle. Durmak, yürümek, öksürmek ve kaşınmak, her şey emir-komutayla. Kısa süren bir sessizlik anından sonra grubumuz yeni bir komutla harekete geçiyor. 'Koğuşşş! Yerinde sayyy*
Sayfa 143Kitabı okudu
40 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.