Profil
Baban seni görmemiş, varlığını onaylamamış, sana hak ettiğin değeri ve önemi vermemiş, kimse sana özen göstermemiş, tamam... Ama sen artık çocuk değilsin. Senin sahibin sensin. Sen de kendine babanın gözleriyle bakmaktan vazgeç. Kendini yalnız bırakma, sahip çık şu kıza."
"Düşünmenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyorduk. Düşünmenin ne olduğunu bilsek babam da düşünürdü, ben olmazsam ne yapar arkamdakiler der, gitmezdi. Arkadakiler bilmiyorlardı demek ki. Düşünmenin sadece kendine yanmak olduğunu sanıyorlardı."
Reklam
"Babalar, alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır," dedi bir ses o sırada çıtırtıların arasından; bu cümle senin kitaplarından birinde yer alıyor, öyle değil mi?
Sayfa 194 - Parantez YayıncılıkKitabı okudu
"...Ah hocam, babam nasıl bir yaradır içimde bir bilseniz... Ben onun sevgisini kazanmaya çalıştıkça iki misli nefretle gözlerimin içine bakan adam... Babam. Bana öfkeyle bakan gözlerinde bir yudum sevgiyi benden esirgeyen, bana kendimi bir çöp kadar değersiz hissettiren babam."
Galiba bütün kadınların kapalı kutularından babaları çıkıyor.
Sayfa 171Kitabı okudu
f.h.dağlarca
Kur'an okurdu babam bazen Galiba Kadir gecelerinde Onun inanmış sesiyle biz çocuklar Daha küçülürdük odanın en uzak bir yerinde.
Reklam
Şimdi sorsan, desen ki, neyle büyüdün? Cevabım şu: Babamın yok oluşlarıyla...
Baba.
Babamla aynı evde yaşıyorduk ama birbirimizi üç dört gün görmediğimiz olurdu, çünkü onun genelde dışarıda işleri vardı. Yine de evdeki varlığı kaçınılmaz bir baskınlığa sahipti, dişli, korkunç bir varlık...
Sayfa 39
Vay babam, yarısını yaptın, vade tekmil olunca yarısını da bana bıraktın...
Tabii ki, bir babanın beş vazifesi vardır: Babalar en evvel çocuğunu sünnet ettirir. Vazifesidir. İkinci defa güzel bir tatlı isim koyar. İsmin halk arasında o kadar farkı vardır ki, güzel isim halka sevdirir. Üçüncüsü, baba çocuğunu okutur. Dördüncüsü, çocuğu evlendirir. Askerliği yaptırırsa baba vazifesini bitirmiş olur. Ondan sonraki de çocuğa kalmış olur.
Reklam
§ Babalar ölmezdi, babalar ölümsüzdü, babalar kaya gibiydi, evin direğiydi... özellikle de onun babası! §
Sayfa 45
Bu, on iki yıllık yaşamımın en muhteşem anıydı: Damda beni alkışlayan, sonunda benimle gururlanan Baba'ya bakmak.
Ahh Babalar
Babasının ellerini hatırlardı hep. Kocaman,biçimsiz, sert, hışır hışır, neredeyse insanlıktan çıkmış ellerdi bunlar. Babasının elini tuttuğunda bir ağaca dokunmuş gibi olmuştu. Şimdi ise kendi elleri de babasının elleri gibi olmuştu.
O zaman Baba, daha önce hiç görmediğim bir şey yaptı: Ağladı. Bu beni biraz korkuttu; yetişkin bir erkeğin ağladığını görmek. Babalar ağlamazdı ki.
Sırtını Yasladığın Dağ, Sığındığın Liman…
Sırtını dayayabileceği bir babaya öyle ihtiyacı vardı ki, yıllar boyu ördüğü bütün duvarları kendine baba diye ördü.
658 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.