İstikrar istiyorsak yoksulları yoksul bırakan şartları sarsıntıya uğratmak yanlış olur. Zenginlerin zenginleşme yollarına zarar verilmesini önleyici bir istikrara acilen ihtiyacı var Türkiye'nin.
Sayfa 216 - şûle yayınları, birinci baskı, ağustos 2010, cağaloğlu l denildiği gibi oldu.
Washington Tribune: "Ateş hattının ortasındaki 4500 askerin bir mucize yarattığını biliyoruz. Türklerin fedakârlıkları ebediyyen aklımızdan çıkmayacaktır."
Time: "Türk Tugayının cesaretli savaşı , tüm Birleşmiş Milletler Kuvvetlerinde çok olumlu bir izlenim yarattı."
Abend Post: "Kore savaşlarının sürprizi Çinliler
"Derin olduklarını bilenler, duru olmaya çalışırlar. Derin görünmek isteyenler, bulanıklık için uğraşırlar. Çünkü kalabalık, dibini görmediği şeyin derin olması gerektiğini düşünür."
-Friedrich Nietzsche
Sanayi devriminden birkaç on yıl sonra Britanya'da açılan kamu davaları, en çarpıcı çocuk işçi sömürüsünün ne olduğunu ortaya koydu: Çocuklar, tamamlayıcı işgücünü sağlayan bireyler olmaktan çıkarılıp, yük hayvanı haline getirilmişlerdi. Lancashire'da çoğalan (işçiye aç olan ve özellikle, makineleri düşük maliyetle çalıştırmak için çocukların "küçük ve marifetli parmaklarıyla" ilgilenen) pamuklu fabrikaları için şehrin yoksul evlerinden çocuk güruhları toplanmıştı. Birçoğu, şimdi hizmet etmekte oldukları fabrikaların büyümesiyle kırsal kesimdeki el tezgahları kullanılan imalathanelerde çalıştıkları işlerinden çıkarılıp yerlerinden edilmiş ailelerden geliyorlardı. Fabrika işçileri olarak berbat yatakhanelere yerleştirilmişlerdi ve üretimi artırmak için çoğunlukla dövülüyorlardı. Gece gündüz çalışan çocukların hayatı yatakhaneyle fabrika arasında geçiyor, sabah fabrikaya gitmek için kalktıkları yataklarına gece vardiyasından dönen çocuklar yatıyordu. 1836'daki bir raporda şöyle belirtilmişti, "Yatakların hiç soğumaması, Lancashire'da yaygın bir gelenektir." Fiziksel ve duygusal bakımdan tükenen bazı çocukların intihar etmekten başka seçeneği kalmıyordu.
Sayfa 13 - say yayınları, birinci baskı, çeviren: nurdan soysal, 2021, sirkeci
Biz ağaçlara zarar vermek istemeyiz. Ne zaman onları kesmemiz gerekse, önce onlara tütün ikram ederiz. Odunu asla ziyan etmeyiz, lazım olduğu kadar keser, kestiğimizin hepsini kullanırız. Eğer onların hislerini düşünmez ve kesmeden önce tütün ikram etmezsek, ormanın diğer bütün ağaçları gözyaşı dökecektir, bu da bizim kalbimizi yaralar.
-Kızılderili Deyişi