Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
AĞZINDA GEVELEME; TÜRK MÜSÜN, GÂVUR MUSUN; ÇABUK SÖYLE!
Sayfa 34 - şûle yayınları, ikinci baskı, 2004, cağaloğlu
24.06.1997 l yeni şafak köşe yazısından.
İstikrar istiyorsak yoksulları yoksul bırakan şartları sarsıntıya uğratmak yanlış olur. Zenginlerin zenginleşme yollarına zarar verilmesini önleyici bir istikrara acilen ihtiyacı var Türkiye'nin.
Sayfa 216 - şûle yayınları, birinci baskı, ağustos 2010, cağaloğlu l denildiği gibi oldu.
Reklam
Ortalıkta hep "kazan kaynıyor" sözünün dolaştığını biliyorduk, ama kazanda ne kaynattıklarını bir türlü akledemiyorduk. Pişen meğer ki armutmuş.
Sayfa 215 - şûle yayınları, birinci baskı, ağustos 2010, cağaloğlu
Savaş bitmişti ve nöbette unutulmuştuk. Savaş bitmişti...
Washington Tribune: "Ateş hattının ortasındaki 4500 askerin bir mucize yarattığını biliyoruz. Türklerin fedakârlıkları ebediyyen aklımızdan çıkmayacaktır." Time: "Türk Tugayının cesaretli savaşı , tüm Birleşmiş Milletler Kuvvetlerinde çok olumlu bir izlenim yarattı." Abend Post: "Kore savaşlarının sürprizi Çinliler
Sayfa 13 - tam istiklâl yayıncılık ortaklığı, birinci baskı, ekim 2023, eyüp
Sanayi devriminden birkaç on yıl sonra Britanya'da açılan kamu davaları, en çarpıcı çocuk işçi sömürüsünün ne olduğunu ortaya koydu: Çocuklar, tamamlayıcı işgücünü sağlayan bireyler olmaktan çıkarılıp, yük hayvanı haline getirilmişlerdi. Lancashire'da çoğalan (işçiye aç olan ve özellikle, makineleri düşük maliyetle çalıştırmak için çocukların "küçük ve marifetli parmaklarıyla" ilgilenen) pamuklu fabrikaları için şehrin yoksul evlerinden çocuk güruhları toplanmıştı. Birçoğu, şimdi hizmet etmekte oldukları fabrikaların büyümesiyle kırsal kesimdeki el tezgahları kullanılan imalathanelerde çalıştıkları işlerinden çıkarılıp yerlerinden edilmiş ailelerden geliyorlardı. Fabrika işçileri olarak berbat yatakhanelere yerleştirilmişlerdi ve üretimi artırmak için çoğunlukla dövülüyorlardı. Gece gündüz çalışan çocukların hayatı yatakhaneyle fabrika arasında geçiyor, sabah fabrikaya gitmek için kalktıkları yataklarına gece vardiyasından dönen çocuklar yatıyordu. 1836'daki bir raporda şöyle belirtilmişti, "Yatakların hiç soğumaması, Lancashire'da yaygın bir gelenektir." Fiziksel ve duygusal bakımdan tükenen bazı çocukların intihar etmekten başka seçeneği kalmıyordu.
Sayfa 13 - say yayınları, birinci baskı, çeviren: nurdan soysal, 2021, sirkeci
Sana zulmedeni bağışladın mı?
Sayfa 24
Reklam
Tarih içinde cihadı şarta bağlamayan Müslüman'a cinsine, soyuna sopuna bakılmaksızın Türk denmiş. Müslüman'ın Türk‟ten ayrılış sebebi ise tamamen modern, tamamen siyasidir. Modernliğin nasyonalizm (meselâ Arap milliyetçiliği) yoluyla benimsediği şekil ve her millete selâmet için siyasetin açtığı kanal akılları karıştırdı. Türk, Ümmet-i Muhammedin mesuliyetini yüklenerek Türk oldu, Türk kaldı. Irkçıyım ben, Türk milletinden, sönmeyen al sancağın milletinden daha üstün millet bilmem.”
Sayfa 251
"ben deli miyim"
Romandaki acayip hadiseler arasında toplumsal çelişkiler bilhassa belirir. Yazar bunu mesela meyhanede rastlanan genç bir hırsızın ağzından anlatır: «...Karnım tokken ben de namuslu idim... Yiyeceklerle donanmış bir sofranın başına toplanan bir aile ferdi niçin biz yiyoruz da komşudakiler aç duruyorlar, diye düşünmezler. Değil şöyle böyle bir
Sayfa 228 - adam yayınları, birinci bask, şubat 1985, istanbul