Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cinsel Özgürlük - Cinsel Devrim

Profil
Time dergisinin Nisan 1984 özel sayısı, cinsel devrimin bittiğini haber veriyordu. Artık aileye, romantik sevgiye ve cinsel yaşamda ölçülü davranmaya bir dönüş başlamıştı. Erkekler cinsel özgürlükten yakınmasalar bile bir bıkkınlık başlamıştı. Erkekler geleneksel olarak kadınlara cinsel doyum için yaklaşırlar. Kadınlar ise duygusal yakınlaşmaya ve sevgiye daha çok önem verirler; cinsel yakınlaşmaya bir amaç olarak değil, sevginin bir aracı ve evliliğe götüren yol olarak bakarlar. Cinsel özgürlük akımından bu nedenle kadınlar daha zararlı çıktı. Çoğu kez yüzüstü bırakılan, umudu kırılan kadın oldu. Her gün değişik bir eşle yatağa girmek kadın erkek herkese bir süre sonra anlamsız gelmeye başladı. Bu tür ilişkiler bağlılık ve sevgiyle sonuçlanmadığı için kişilerde bir boşluk duygusu yaratmaya başladı. 1970'lerde başlayan ekonomik durgunluk ve cinsel kökenli bulaşıcı hastalıkların yayılması da cinsel devrimin sonunu getirdi. Time dergisine göre gençler, romantik sevgiye dönüş yaptılar. Cinsel istekleri sevgi ve yakınlaşmanın bir sonucu ve bütünleyicisi olarak görmeye başladılar. Bu da olumlu bir gelişmedir.
Sayfa 64 - İnkılâp YayınlarıKitabı okuyor
Cinsel yaşam insancıl değerlerden ayrı düşünülemez. Cinsellik sevgi ile bütünleştiği zaman mutluluğu sürekli kılabilir. Bunun dışında cinsel özgürlük arayışı bir doyumsuzluk belirtisidir. Çocukluğunda korkutulmuş, merakı bastırılmış, sorunları geçiştirilmiş, azarlanmış bir çocuk, cinselliği bir "ayıplar ve yasaklar dünyası" olarak öğrenecektir. Dini eğitimin baskın olduğu evlerde yetişenler de cinsel isteklerin ahlaksızlık ve günah olduğuna inanarak büyürler ve bu duygudan sıyrılamazlar. Çocukluk saplantılarından kurtulamamış kişiler evliliklerinde uyumsuz olurlar. Bu nedenle cinsel eğitim, mutlu bir evlilik kurabilmek ye yaşatabilmek içinde ruh sağlığı gereklidir.
Sayfa 64 - İnkılâp YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Cinsel yaşamda sorumsuzluk, bencillik ve sınırsızlık dolaylı olarak özendirildi. Bununla birlikte evlilik kurumu cinsel doyumun sağlandığı bir yer olarak değil, cinsel istekleri körelten bir ilişki olarak gösterildi. Bilimsel kılıfa büründürülerek pazara çıkarılan yeni cinsel anlayış aydınlar arasında bile yandaş bulabildi. Cinsel dürtülerin ruhsal yaşamdaki önemini ortaya koyan Sigmund Freud'un görüşleri çarpıtıldı. Cinsel dürtüler tam doyuma ulaşınca bütün ruhsal hastalıkların ortadan kalkacağı gibi yanlış görüşler ortaya atıldı. Ruhsal bunalımların önemli bir bölümünün kişinin cinsel çatışmalarından kaynaklandığı doğrudur. Kişinin ruh sağlığı ile cinsel yaşamı arasında yakın bir ilişki olduğu da gerçektir. Ancak hiçbir kurala uymadan cinsel yaşam süren kişilerin ruh sağlıklarının yerinde olduğu söylenemez. Sağlıklı yaşam, kişinin cinsel dürtülerini dizginsiz olarak doyurmasıyla gerçekleşemez. Bunun tersine cinsel duygularını yadsıyan bir kişi de sağlıklı değildir. Birinci kişi çevresiyle uyumsuzluğa düşer, ikincisi ise kendi içinde bunalımlıdır. Amaç bu iki uç ortasında bir denge kurmaktır. Kişi suçluluk duygusu çekmeden cinsel isteklerini doyurabilmeli, ilişkilerinde uyumlu kalabilmelidir. Başka bir deyişle cinsel doyum ancak sevgi ve sevencenlikle birleştiği zaman ruh sağlığının göstergesi olur.
Sayfa 60 - İnkılâp YayınlarıKitabı okuyor