Değişime gösterilen direncin en temel sebeplerinden biri; mevcut durumun yeterince iyi ya da iş görür olduğuna, dolayısıyla değişimin gereksizliğine dair inançtır. Kişiler ve kurumlar, önerilen değişim ile mevcut durum arasındaki farkın ne olduğunu keşfedemezlerse ya da farkın faydasına ikna olmazlarsa doğal bir sonuç olarak değişime direnç göstereceklerdir.
"Bazen hiç kimseyi anlamıyorum, çok çabuk değişiyorlar. Bir gün önce can ciğer iken sonraki gün düşmanım gibi davranıyorlar. Düşünüyorum, hata bende mi diye. Acaba karşıdaki insanı üzecek bir davranışta bulundum da bu yüzden mi soğuk davranıyor diye. Fakat aklım hiçbir şeyi kabulenmek istemiyor. Bazı insanlar hayatımızı iyi etkiler, bazıları ise kötü etkiler bırakır. İnsanların kalbini kırmamaya özen göstersem bile onları zorla hayatımda tutamam. Kendilerini ne kadar sevsem bile gitmeleri daha doğrudur belki de. Birkaç ay sonra da gidebilirlerdi. Daha zor toparlanırdım belki de. Aylar sonra arkama baktığımda neden saatlerce üzülüp ağladığımı anlamayacağımıda biliyorum. Fakat ben kendisine değil, anılarımıza ve gelecekteki hayallerimize üzülüyorum."
Dünyanın giderek hızlanan değişimi içinde, başlangıçta edindiğimiz dünya görüşleri geçerliliğini bir ömür boyu sürdüremez oldu. Bu durum, her an oluşmakta olan yeni dinamikler doğrultusunda, dünya görüşümüzde de sürekli değişiklik yapma gereği beraberinde getiriyor. Yeni oluşumları fark etmeyenler ya da fark ettiği için halde eskiye tutunmakta direnenler, süregelen toplumsal, kültürel, politik, ekonomik ve diğer süreçlerin kenarında kalıp olan biteni kavramakta zorlanabiliyorlar.
Sayfa 10 - Metis Yayınları, 21. Basım, Aralık 2023Kitabı okudu
tanı koymaya alışık değilsin ve bunu yapmak da istemiyorsun seni rahatsız eden, seni duygulandıran, seni korkutan, ama bazen de coșturan șey başkalaşmanın aniliği değil, aksine, bunun bir değişim olmadığı, hiçbir şeyin değișmediği, -bunu ancak bugün bilsen de öteden beri böyle olduğun duygusu, o belirsiz ve ezici duygu; çatlak aynadaki bu yüz senin yeni yüzün değil, maskeler düştü sadece, odanın sıcaklığı onları eritti, uyuşukluk onları yerinden söktü. doğru yolun, güzel kanaatlerin maskeleri. bugün artık pençesine düşmüş olduğun șey hakkında yirmi beş yıldır hiç mi bir șey anlamadın? kendi tarihinde hiç mi çatlaklık, zayıf nokta görmedin? ölü zamanlar, boș geçitler. geçici ve yürek paralayıcı o arzu, artık bir şey duymama, bir şey görmeme, sessiz ve hareketsiz kalma arzusu. saçma sapan yalnızlık düşleri. körler ülkesï'nde bașıboș dolaşan, bellek kaybına uğramış biri: geniş ve boş sokaklar, soğuk ışıklar, bakışın şöyle bir değip geçeceği dilsiz yüzler. sana ulaşılamazdı asla.
Close a book
Open a new one
if skin burned with love
Throw it away, take new one
A voice comes from afar, her voice
Years ago, now, does it make sense?!
mind closes itself, if, one God, it believes
must kill God and show it a new truth
Man is not a plant to be tied to the roots
He is not an animal that is slave to his nature
It is not God who lives by the one truth
It is not object that can become "Other".