Camiye giden gençleri seviyorum. Oruç tutan gençleri seviyorum.
Müslümanlar, dünyanın önüne kendi meselesini mi vaz ediyor, yoksa dünyanın onun önüne koyduğu mesele ile mi uğraşıyor? İşte bütün mesele...
Bugün Müslümanlar İslâm diye bir meselelerinin bulunup bulunmadığını kendilerine sormalıdır.
Türkiye'nin ahalisi Müslüman olmakla beraber, bu ülkenin siyasî partileri İslâm kültürünün ürünü değildir. (İslâm kültürünün yaşandığı yerde siyasî partiler olur mu, nasıl olur, o da ayrı bir konu).
Namaz oruçtan efdaldır.
Bizim Müslüman'ımız ya gafildir, olan bitenin farkında değildir; ya da kötülükleri görmekte fakat aldırış etmemektedir. Her iki ihtimalde de, karşımızda iyi bir Müslüman'ın bulunmadığına hükmedebiliriz.
İslâm kültürüne ve medeniyetine ait olmayan bir hayat tarzının yaşanabilmesi ve gene ona ait olmayan kavramlarla düşünmenin caiz olduğuna ilişkin görüş tarzı, yaklaşık iki yüz yıldan bu yana, İslam âlemine musallat olmuş dramatik bir fitne kaynağı sayılmalıdır.
İmdi soruyu baştan alabiliriz: Günümüz Müslümanının temel meselesi nedir (soru elbette içinde yaşanılan ülke bağlamında değerlendirilmek üzere vaz ediliyor)? Müslümanlar Müslümanca yaşamak istiyor mu? Müslümanca yaşamaktan ne anlaşılıyor? Ve Müslümanca yaşamak bu insanların hayatının odak noktasını oluşturuyor mu?
Tasavvuf İslâm'ın içi ile dışının, özü ile biçiminin, takva ile ibadetin özdeşleşmesidir.
Müslüman, ırkçılığın anlamını ancak kitaplardan okuyarak öğrenir; ama onun bu bilgisinin yaşadığı hayatın gerçekleri karşısında tuttuğu bir yer söz konusu değildir. İşte bu sebeple bir Müslüman'ın ırkçılığın ne demek olduğunu bilebilmesi neredeyse mümkün değildir diyeceğiz.
Irkçı olmak Müslüman için bir ölüm kalım meselesi değildir. Müslüman, ırkçı olmadan da karnını doyurabilmektedir. Müslüman, gerek bireysel hayatında, gerek toplum hayatında, tarihinin başlangıç döneminden bugüne kadar ırkçılığa muhtaç olmadan yaşamıştır.
Malcolm X'in şahsında, Amerikalı Müslümanlara dair ilgi çekici bir durumu tespit ediyoruz: Geçmişinde İslâm'ı hiç yaşamamış olanlar, İslâm'ın doğrudan hakikatini talep ediyor. Onlar için İslâm, insanları hakikate götürecek olan dindir.
İslâm, kendisiyle yeni tanışanlara yeni bir kimlik vermekte cömert davranırken, kendisini anlamaktan uzaklaşanlardan da kimliklerini istirdat etmekten geri durmuyor
Feminist Manifesto
Kadının kadınla ilişkisini öngörerek, sözüm ona erkek egemenliğine karşı başkaldırmayı dillendiriyor. Bütün bu sapkınlıklar, kadın özgürlüğü, kadının çalışma hayatında yer alması, kadına adının kazandırılması masum, saf ve yüce amaçlar kullanılarak pazarlanıyor.
Sayfa 467Kitabı okudu
Şimdi artık, kadının özgürlüğü, kadının çalışma hayatına katılması anlamını aşıyor: bu anlamın içeriğine karşı koyan zaten kalmamıştır. Kadının özgürlüğü sloganı artık, onun cinsel özgürlüğünü, daha açıkçası, kadının nikahsız ilişkiye girmesi anlamını hedefliyor.
Sayfa 467Kitabı okudu