"ya evlilik? Sıradan bir meslekten daha mı az önemli insan hayatı için?
Bir domates tohumunu bile alelade toprağa atınca başka mahsul veriyor, toprağın nemini oranını domatese göre seçince başka mahsul veriyor..
Domates tohumları kadar değeri yok mu çar çur edilen hayatlarımızın ki evlilik yolunda adım atarken bu ilmi bilmeden başlıyoruz.. "
"ortalama 30 yıldır evladı olduğunuz anne babanız ile yeri geliyor siz bile anlaşamıyorsunuz. Üç beş yıldır gelin ya da damat olan, onları tanımayan, alışkanlıklarına alışmamış eşlerinizin ailelerinizi çok sevmesini beklemeyin. Onlara tanımaları alışmaları için zaman verin. "
"insanlar artık 'en iyisini' kendisinin hak ettiğini düşündükleri için evin içinde en iyisi (!) dolaşsın istiyorlar.
Ama koridorda Adriana Lima ile karşılaşmak isteyen adamların Fred Çakmaktaş'tan hallice olmaları ayrı ironi. Vehbi Koç gibi başarılı ve zengin adamı bekleyen kadınların da en büyük başarısının, biten şampuana su koymayı akıl etmek olması da ayrı ironi.. "
"Kendimizi değersiz hissettirdiği halde, takıntılı birçok ilişkimizden kaçamayışımızın sebebi de onaylanma ve beraberinde getirdiği değerli hissetme ihtiyacı vardır mesela."
"'Kalbim öyle çarpıyordu ki, ayakta duramıyordum. Öleceğimi sandım. Bu kadın beni öldürüyordu. İstediği buydu zaten. Öldürmek onun için işten değildi.'"
"'Ben, namuslu bir adam, namuslu bir ailenin oğlu, hayat boyu mutlu bir yuva kurmayı hayal eden ben erkek olduğum halde, tek bir kez ona ihanet etmemiştim. Sonuç neydi? Beş çocuk anası olduğu halde bir gıygıycı parçasının kırmızı dudaklarına dayanamaış, öpüşüyordu! İnsan mıydı bu? Kancıktı. Kancıkların en iğrenci...'"
"'İşin en korkunç yanı neydi biliyor musunuz; ben karımın bedenine de öz bedenim kadar sahip olduğumu sanırdım. Oysa onun üzerinde hiçbir egemenliğim olmadığını ve bu isteklerin benimkilere hiç uymadığını hissediyordum. Ne ona, ne rakibime herhangi bir şey yapacak güçte değildim. O da Vanka Kâhya* gibi idam sehpası önünde bile sevgilisini tatlı tatlı öptüğünün şarkısını söyleyecekti.'"
* Eski bir Rus halk şarkısı: Genç bir kâhya, yaşlı Boyar'ın karısıyla sevişip yakalanır. Asılmaya götürülürken söylediği şarkıyla efendisiyle, elinden karısını aldığı rakibiyle alay eder.
"'Karımın yalnızca dişi tarafını tanıyordum. Hayvanı zapt etmek mümkün değildir, hatta zapt etmemek gerekir.'"
"'Kıskançlara (toplumsal yaşamın her yerinde bulunan kıskançlar) ıstırap veren yakınlıkların en büyük ve tehlikelisi, kadınla erkek arasındakilerdir. Bu yakınlığa hoşgörü gösterilmesinin nedeni de belli toplumsal koşulardır.'"
"'... içimi pişmanlık kapladı. İlk adımı atmaya hazırdım ama, nasıl yapacağımı bilemiyordum.'"
"'Karım da benim gibi, hatta daha fena haldeydi. Her sözüme bilerek yanlış anlam veriyor, her kelimesinden zehir akıyordu. Zayıf taraflarımı bildiği için inadına oralardan saldırıyordu.'"
"'Benim için o, beş para etmez bir adamdı. Bunu hayatımda oynadığı rol yüzünden söylemiyorum. Bence, o, gerçekten böyle bir adamdı. Onun değersizliği karımın akılsızlığının derecesini de ortaya koyuyordu. Zaten o olmasa, yerini başka birisi alacaktı.'"
"'... gizliden gizliye güzelliğiyle uğraşıyor, eğlencelere gidiyor, kişisel gelişimi için çalışıyordu. Uzun zamandır bıraktığı piyanoya da yeniden sarılmıştı. Her şey bundan çıktı zaten.'
(...)
'Evet, o adam ortaya çıkıverdi.'"
"'Artık içinde yalnız aşk isteği vardı. Fakat bu aşkı kıskançlığa, çeşitli münasebetsizliklere bulaşmış bir kocayla paylaşmanın hiç tadı olamazdı. Hayalinde başka, pırıl pırıl, yepyeni bir aşk uyandığını seziyordum. Daha sonra karım etrafa bir beklediği varmış gibi bakınmaya başladı. Bunu görüyor, kaygılanmaktan kendimi alamıyordum.'"
"'Karım doğurmayı kesince şişmanladı, çocukların bitmek bilmeyen üzüntüleri de kesilir gibi oldu. Daha doğrusu karım uzun süren bir sarhoşluktan ayılmış gibiydi, etrafına bakarak göremediği, yaşamasını bilemediği bir dünyayı keşfetmişti sanki. Sanırım, 'Aman, fırsatı kaçırmayayım!.. Zaman geçiyor...' diye düşünüyordu ya da böylesi bir duygu içindeydi.'"