Ben dünyayı düşünüyorum. Her ne kadar dünya ya dair umut taşımak çok zor hatta imkansızsa da insanı bu 2x4’lük sınırlı alandan ve bu kurt kaynayan havuzdan kurtaracak olan da yine bu umuttur...
Ömrümü kaybettiğimi ve bilmem gereken şeyden çok azını bildiğimi hissediyorum. Belki de sebebi parlak bir hayatımın olmayışıdır. On yedi yaşında komik bir aşk ve evlilik benim gelecekteki hayatımın temellerini sarstı. Hayatta asla bir rehberim olmadı. Kimse beni fikren ve ruhen eğitmedi.
Sahip olduğum şeyleri kendim elde ettim, sahip olmadığım şeylere de sahip olabilirdim ama huysuzluklar, kendini bilmezlikler ve hayatın çıkmaz sokakları onlara ulaşmama izin vermedi.
Eğer ben gidersem kim onun saçlarını tarayacak? Kim ona güzel elbiseler dikecek? Kim ona fil, dumanlı araba ve üç tekerlekli bisiklet resmi çizecek? Kim onu benim kadar sevecek? diye düşünüyordum.”
Asla göremeyeceği çocuğuna aşıktı. Bu esnada onun aşkının çocuksu gözlerini kanunun koyu mendiliyle bağlıyorlardı. Furuğ isyanından sevgiye, sevmeye, deli gibi sevmeye yöneldi...
Furug'u okumayı çok seviyorum. O duygularını şiirle anlatan nadide kadın şairlerden. Bilmiyorum ... Seviyorum onun siiirlerini , düşüncelerini okumayı...
Yalnızlık , karamsarlık , hep anlattığı ve hissettiği konular gene bu kitapta da onlara yer vermiş ve son eseriymiş. Bu denk geldi bununla devam ettim Furug okumaya ... Seviyorum seni yaraları aşktan kadın ...
İran edebiyatı , aşk , acı , yalnızlık , hüzün , korku , içeriğinde bu duyguların hepsini barındıran bu güzel şiir eserini ben tabiki gene öneririm siz sevgili okurlara :)
Kitaplarla , şiirlerle kalın kitap dostları ....