Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Ya Şâfî adıyla dualarınızda olayım inşallah..
Geçirmiş olduğum iş kazasına sebep sağ kol ve bacak kırık, çatlak, burkulma mevcut. Duanızı esirgemeyin...Allah'ın selâmeti üzerinize olsun, hayrla kalın. “Bir müslüman, yanında bulunmayan bir din kardeşi için dua ederse, mutlaka melek ona, aynı şeyler sana da verilsin, diye dua eder.” (Müslim, Zikir 86. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 29) “Bir müslümanın, yanında bulunmayan din kardeşine yapacağı dua kabul olunur. Bir kimse din kardeşine hayır dua ettikçe, yanında bulunan görevli bir melek ona, ‘duan kabul olsun, aynı şeyler sana da verilsin’ diye dua eder.” (Müslim, Zikir 87, 88. Ayrıca bk. İbni Mâce, Menâsik 5) Mü’minlerin birbirlerini sevmeleri, birbirlerinin iyiliğini ve saâdetini istemeleri, bunun için de birbirlerine gıyabında hayır dua etmeleri Allahüteâlâ’yı son derece memnun etmektedir.
Bilmiyorlar... Anlamıyorlar... Kafalarında senaryolar kurup beni suçlu çıkarıyorlar... Oysa ben sadece uzaklaşmak istemiştim... İnsanlardan ve özellikle kendimden kaçmak istemiştim... Onuda beceremedim... Hep mi insan yenik düşer kendine Ve beynindeki öz'üne? Kalp bu kadar kirlenir mi? Neden kirlettiler ki... Neden...
Reklam
Kimse kusursuz değildir, Nefsinizi put edinmeyiniz!
Günlüğümden...
Bugün İstanbul'da hava çok güzel, balkon + çay + kitap...
günlüğümden....
Kötülerin çok olduğu, riyakârların ele geçirdiği, iyilerin az kaldığı şu dünyada, ne çok zordur birilerini sevebilmek, güvenip ona kalbini teslim edebilmek, umutları onun üzerinden mimar edebilmek bilebilir misin? Elbette ki herkes bir değil, ama gözün ve gönlün istediği de herkese denk değil, işte benim yalnızlığım bundandır...✍️
"Ne dem bâki! Ne gam bâki! Hüve'l bâki.." Unutmayınız; İYİLİK İYİLEŞTİRİR.
Reklam
Öyle sohbet programları uygulamalarına ve konuşmalarına şahit oluyor ki insan, ne ahlâk, ne edep, ne kültür, ne de iman. Bu meftumları çiğnerken duydukları o büyüklenmeleri, alayları bir şahit olsanız, şeytan bayram yapıyor dersiniz . Allah ıslah eylesin, böylesine şuursuz bir gençliğe, geleceğin anası, babası, nesili demeye dil varmıyor, utanıyor, iç kahroluyor. Mâlesef türedi bir nesil, şeytanı kendine yoldaş eylemiş hızla "sona" doğru gidiyor.
Nasıl ki; uçurumun kenarından bakan bir insanın başı dönerse, geldikleri makamları karşılığında itibar şarhoşu olan yöneticiler ve liderlerde o baş dönmesi etkisiyle halktan kopar, gerçeklere kör ve sağır kalır. işte o vakit, aslında o makam ona uçurum olur.
Herkes birilerini, hayatına sokup bir evlilik gerçekleştirebilirken, biz neden o özlemini çektiğimiz "aile" olabilme "kapısını aralayıp" birilerini hayatımıza buyur edemiyoruz. Sanırım, yalnızlıkta bekarlıkta, canımıza kanımıza varlığımıza yapışmış. Kazısanda çıkmıyor.
Günlüğümden...
Sıkmayın o tatlı canınızı bu kadar ya Hû! Olmayanda da vardır bir hayr... Hem dön bak âleme ve içindekilere, Senden daha ne beteri dertliler var... Derdin, dertliyle yüzgörümlük gelse, Derdin dertlenmekten hayâ eder... ✍️
Reklam
günlüğümden geceye notlar...
Nuh tufanıyla insanoğluna ikinci bir hayat sunuldu, şahit olduğumuz çağ ve çağdaşlık adı altında görüyoruz ki; insanoğlu yine Nuh'tan öncesinin, insanın bozulmuş hâline âdeta koşar adım gidiyor. Bu kez 2. bir gemi yok, herkes kendi gemisinin (ailesinin, doğru bir hayatın, imanının) kaptanı olmak zorunda.✍️
yaz günlük..bunu da yaz, nereye gidiyor insanlık?
Hayatı; Önce; İnançsız kimlikler, manevi ve inanç değerlerine savaş açarak, kendi cinsinin ve medeniyetlerin sonunu "tek tip insan ve inanç modelini" oluşturmak isteyenlerin amacına ama bilerek ama bilmeyerek değirmen olmuştu ve hâlâ oluyorlar, kimi bilinçli, kimi bilinçsizsizce. Sonraları; Değişen çağ ve insan ile, maneviyat ve medeniyet ikliminden kopan insan, kendi cinsine ve tüm canlıya, tabiata kötülüğü, ihaneti, öldürmeyi çıkarları doğrultusunda beis görmedi. Ve yaşanacak en güzel ilişkiler, zamanla ruhsuz ilişkilere, ruhsuz anlayışlara, ruhsuz hayat tarzlarına dönüşerek insan yalnızlaştırıldı... Şimdiler de ise; Değersizleşen hayat içerisinde yalnızlaşan insanın, aldığı nefesi ilahi kudrete teslim edeceği güne kadar olan ki, mücadelesine, ikbaline, istikbaline, istiklaline tutunmaya çalışan insanın elinde kalan "umuduna, emeğine, geçimine" dünyayı yöneten kapitalist sermayeciler ve yöneticiler göz diktiler. Sonuç; efendi köle sistemi ile ruhsuz bedenler, cansız bedenler, ruhsuz şehirler, cansız hayatlar. Yazacak, çizecek çok şey var elbet. Fakat artık bu gidişe dur diyecek hareket, eylem, fikir, bilinç, şuur, dert edinecek bir (İslam üzerine bina edilen) dava lazım. Dünya, hayat ve hayatlar; bir avuç şeytan tarikatının aldığı karalar üzerinden, tasmalı yöneticilerine bırakılmayacak kadar değerlidir.
Bir zamanlar sürekli konuşmak isterdim... SONRALARI SUSTUM... SONRALARI ARAŞTIRMA VE OKUMAYA SARDIM.. Şimdilerde ise sürekli yazmak istiyorum... Öyle işte, sanırım gitgide biraz mavi, biraz yeşil ile başbaşa yalnızlığımı seviyorum.
71 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.