Hayatı;
Önce; İnançsız kimlikler, manevi ve inanç değerlerine savaş açarak, kendi cinsinin ve medeniyetlerin sonunu "tek tip insan ve inanç modelini" oluşturmak isteyenlerin amacına ama bilerek ama bilmeyerek değirmen olmuştu ve hâlâ oluyorlar, kimi bilinçli, kimi bilinçsizsizce.
Sonraları;
Değişen çağ ve insan ile, maneviyat ve medeniyet ikliminden kopan insan, kendi cinsine ve tüm canlıya, tabiata kötülüğü, ihaneti, öldürmeyi çıkarları doğrultusunda beis görmedi. Ve yaşanacak en güzel ilişkiler, zamanla ruhsuz ilişkilere, ruhsuz anlayışlara, ruhsuz hayat tarzlarına dönüşerek insan yalnızlaştırıldı...
Şimdiler de ise;
Değersizleşen hayat içerisinde yalnızlaşan insanın, aldığı nefesi ilahi kudrete teslim edeceği güne kadar olan ki, mücadelesine, ikbaline, istikbaline, istiklaline tutunmaya çalışan insanın elinde kalan "umuduna, emeğine, geçimine" dünyayı yöneten kapitalist sermayeciler ve yöneticiler göz diktiler.
Sonuç; efendi köle sistemi ile ruhsuz bedenler, cansız bedenler, ruhsuz şehirler, cansız hayatlar.
Yazacak, çizecek çok şey var elbet. Fakat artık bu gidişe dur diyecek hareket, eylem, fikir, bilinç, şuur, dert edinecek bir (İslam üzerine bina edilen) dava lazım. Dünya, hayat ve hayatlar; bir avuç şeytan tarikatının aldığı karalar üzerinden, tasmalı yöneticilerine bırakılmayacak kadar değerlidir.