İncilin " Süleymanın məsələləri bölmü" nün 16 - cı fəslinin 18 - ci ayəsində belə buyrulur: "Əcəldən əvvəl təkkəbür gələr , fəlakətdən əvvəl lovğalıq ruhu gələr " .
[16] “Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu'nu verdi. Öyle ki, O'na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.
[17] Tanrı, Oğlu'nu dünyayı yargılamak için göndermedi, dünya O'nun aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi.
[18] O'na iman eden yargılanmaz, iman etmeyen ise zaten yargılanmıştır. Çünkü Tanrı'nın biricik Oğlu'nun adına iman etmemiştir.
[19] Yargı da şudur: Dünyaya ışık geldi, ama insanlar ışık yerine karanlığı sevdiler. Çünkü yaptıkları işler kötüydü.
[20] Kötülük yapan herkes ışıktan nefret eder ve yaptıkları açığa çıkmasın diye ışığa yaklaşmaz.
[21] Ama gerçeği uygulayan kişi yaptıklarını, Tanrı'ya dayanarak yaptığını göstermek için ışığa gelir.”
Gelelim İncil'e...
İsa'nın tek derdi gelip de bozulmuş olan Yahudiliği düzeltmekti. Öyle yepyeni bir din ortaya koymak yerine, “asıl dine dönmek"ti.
İsa'nın 12 öğrencisi vardı ve bu öğrenciler seneler sonra hatırladıklarını kaydederek "İsa böyle yaptı, şöyle yaptı" tarzında şeyler yazdılar ve hepsi ayrı ayrı birer İncil Kitabı oldu. Bu öğrencilerin dışında Barnabas İncili, Meryem İncili, Thomas İncili gibi İnciller de vardı; ancak MS 325 yılında yapılan İznik Konsili'ndeki toplantıda din görevlileri "Hangi kitapların çıkarılıp, hangilerinin bırakılacağı ve İsa'nın peygamber mi yoksa Tanrı mı olduğu" konusunda bir kanaate vardılar.
[32] İnananlar topluluğunun yüreği ve düşüncesi birdi. Hiç kimse sahip olduğu herhangi bir şey için “Bu benimdir” demiyor, her şeylerini ortak kabul ediyorlardı.
[23] O gün bana hiçbir şey sormayacaksınız. Size doğrusunu söyleyeyim, benim adımla Baba'dan ne dilerseniz, size verecektir.
[24] Şimdiye dek benim adımla bir şey dilemediniz. Dileyin, alacaksınız. Öyle ki, sevinciniz tam olsun.
[39-40] İşte bu yüzden iman edemiyorlardı. Nitekim Yeşaya başka bir yerde de şöyle demişti: “Tanrı onların gözlerini kör etti Ve yüreklerini nasırlaştırdı. Öyle ki, gözleri görmesin, Yürekleri anlamasın Ve bana dönmesinler. Dönselerdi, onları iyileştirirdim.”
[3-4] Din bilginleri ve Ferisiler, zina ederken yakalanmış bir kadın getirdiler. Kadını orta yere çıkararak İsa'ya, “Öğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı” dediler.
[5] “Musa, Yasa'da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin?”
[6] Bunları İsa'yı denemek amacıyla söylüyorlardı; O'nu suçlayabilmek için bir neden arıyorlardı. İsa eğilmiş, parmağıyla toprağa yazı yazıyordu.
[7] Durmadan aynı soruyu sormaları üzerine doğruldu ve, “İçinizde kim günahsızsa, ilk taşı o atsın!” dedi.
[8] Sonra yine eğildi, toprağa yazmaya başladı.
[9] Bunu işittikleri zaman, başta yaşlılar olmak üzere, birer birer dışarı çıkıp İsa'yı yalnız bıraktılar. Kadın ise orta yerde duruyordu.
[10] İsa doğrulup ona, “Kadın, nerede onlar? Hiçbiri seni yargılamadı mı?” diye sordu.
[11] Kadın, “Hiçbiri, Efendim” dedi. İsa, “Ben de seni yargılamıyorum” dedi. “Git, artık bundan sonra günah işleme!