j

Japon Klasikleri

1 üye
"Topladığımız çalı çırpıyı/bir araya getir, olur bir kulübe/ dağıt hepsini, olur yeniden bir çalılık." Bu eski şarkı bizim düşünce şeklimizi anlatır.
İyi de neden karanlığın içinde güzellik arama eğilimi sadece Doğulularda güçlüdür? Batı da elektriğin, gazın ya da pet­rolün olmadığı dönemlerden geçti ama bildiğim kadarıyla onlarda gölgelerden keyif alma eğilimi yok.
Reklam
Bana kalırsa biz Doğulular içinde bulunduğumuz hayatın koşullarından tatmin olmayı arzularız, elimizdekilerle hoşnut olmaya çalışırız. Bu nedenle de karanlıktan şikayet etmeyiz, onunla savaşmak yerine onu kabul ederiz. Işık azsa azdır. Odağımızı ışıktansa karanlığa çevirir, onun içindeki güzellikleri keşfederiz.
Atalarımız aydınlık yeryüzünün dört bir yanını duvarlarla bölerek bir gölgeler dünyası yarattı, oluşan karanlığın içine kadınları yerleştirdi ve onları bu dünyanın en beyaz canlıları ilan etti.
caddenin bir ucundan diğer ucuna geçmek vücudumdaki tüm sinirleri geriyor.
Reklam
Ben bile çağımızın bize sunduğu güzelliklerin fazlasıyla idrakindeyim.
Lakin tenimizin rengi değiş­mediği sürece, verdiğimiz kayıpları sonsuza kadar sırtımızda taşıyacağımızı kabul etmek zorundayız. Beni bütün bunları yazmaya iten en güçlü motivasyon, bazı alanlarda -örneğin edebiyat ve sanatta- hâlâ bu kayıpları telafi edebilecek yol­lar olduğunu düşünmem. Ben, çoktan kaybettiğimiz gölgeler dünyasını en azından edebiyat aracılığıyla tekrar hatırlatmak istiyorum. Edebiyat denen evin saçaklarını derinleştirmek, duvarlarını karartmak, görünürde neyi varsa gölgelere itmek ve gereksiz ev içi süslemelerini söküp atmak istiyorum. Her ev böyle olsun da demiyorum, bir tane bile olsa yeter. Neye benzeyeceğini görmek için ışıkları kapatın.
On yılı beraber geçirince, alt tarafı bir kedi bile olsa arada kuvvetli bir bağ kurulurdu.
Sayfa 64 - İthakiKitabı okudu
Kedi ömrüne kıyasla söylersek, on yıllık bir süre insanların elli, altmış yılına denk geliyor olmalıydı.
Sayfa 65 - İthakiKitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.