Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Ayın Dergisi
Defterime sayfalarca sevdiğim şeyleri yazıyorum. Sevdiğim şeylerden bahsetmek, sevdiğim şeyler hakkında yazmak, sevdiğim şeylerde daha iyi olmak, yeni bir şeyi sevmek, neleri sevdiğimi keşfetmek her sıkıntıyı geçiriyor. Her şeyde çok iyi olmaya çalışmak beni yorup tüketmeye başladığında ve kimi zaman yerli yersiz başarısız olmaktan çok fazla korktuğumda, her daim bana inanan birilerinin olduğunu ve olacağını hatırlıyorum orada: En başta kendim. Ve sadece bir şeylerde iyi olduğum için, bir şeylerin parçası olduğum için veya bir şeyde bana ihtiyaçları oldukları için değil de sadece kendim olduğum için beni sevebilen insanlar.
Sayfa 22 - Kafkaokur
Biz doğduk sonbaharla kış arası İşte öyle yaşadık hep yazla kış arası Çocukluğumuza bir oyuncak alıp onu mutlu etmek istedik Hep yanımızda yürüyen yüzünü bize dönmeyen Kimsenin görmediği o çocukluğumuza..
Reklam
“Yaşayacağına söz ver, ne olursa olsun vazgeçmeyeceğine.” — Titanic (1997)
Bu yüzden kendimi seçmenin artık bir şeyleri dışlamak anlamına gelmediğini, aksine kendim haricindeki her şeyi de daha doğru anlamak ,onlarla empati kurabilmek daha güçlü hissedebilmek demek olduğunu biliyorum .Kendime verdiğim Sevgi büyüyüp etrafındaki her şeyi de yavaş yavaş sararken dönüştüğün bu insanın sessizce izliyorum şimdi ;bir yabancıyı izler gibi değil gurur duyduğum, her adımını merakla beklediğim beni heyecanlandıran birini izler gibi.
Ağlayan birisine sarılmak ister gibi kendime sarılmak istemeyi, şefkat göstermeyi öğrendim. Kendimi seçmek etrafıma duvarlar örmek demek değil. Kendimi seçmek başkası için çabalamamak demek değil. Kendimi seçmek diğerlerini umursamamak demek değil. Uzun bir süre öyle zannettim. Bu yüzden dönüştüğüm kişiye alışamadım bir süre.
Aşk İrrasyoneldir
Filmi benzersiz kılan şeylerden bir diğeri de kadının konumlandırılışıdır. Titanic kahraman bir erkekle zavallı güzel bir kızın hikâyesini anlatmaz. Jack ve Rose sınıfsal farklılıklarına rağmen birbirlerine üstünlük kurmazlar. Filmin ilk çeyreğinde Jack, Rose'u intihardan vazgeçirerek onun hayatını kurtarır, tamam ama aynı şeyi finalde de Rose yapar. Ölümü göze alarak gidip Jack'i kurtarmak ister. Peki onların birbirlerini kurtarmaları sadece fiziksel anlamda mı gerçekleşir? Tabii ki hayır. Jack ona gerçekleri anlattığında, "Beni kurtarmak senin elinde değil, Jack" der Rose. Jack de, "Haklısın, Rose. Kendini ancak sen kurtarabilirsin." cevabını verir.
Fonda Titanic müziği elimde kahvem böyle okumak çok keyifli,ama bir o kadar da hüzünlü.Kitabı okudu
Reklam
Boşuna efsane film olmamış.Set ekibini bile zehirlemeye çalışmışlar.
Ancak bazı sorunlar motivasyonla çözülecek düzeyde değildi. Bunların en dikkat çekeni set yemeğine karıştırılan fensiklidin adlı uyarıcıydı. Yaklaşık 80 kişinin hastaneye kaldırılmasına sebep olan bu "saldırıya" dair Cameron şüphelendiği biri olduğunu söylese de o kişinin kimliğini asla açıklamadı. Tabii oyuncuların hastalanmasının tek sebebi bu tip saldırılar değildi. 3 saat 15 dakikalık filmin yaklaşık 100. dakikasında geminin buz dağına çarptığını düşünürseniz, kalan 95 dakikanın su içinde geçtiğini görürsünüz. Yani oyuncular setin hiç de azımsanamayacak bir kısmında saatlerce suyun içinde kalmışlardı. Soğuğa dayanamayanların başındaysa Winslet geliyordu. Hatta Winslet bu yüzden zatürreye bile yakalandı ve bir ha Cameronla çalışmamaya yemin etti. Bir röportajında devamlı suya işediklerini söyledi. Bir başkasında ise şöyle dedi: "Öyle günler oluyordu ki, "Aman Tanrım, regl oldum, bugün o buz gibi soğuk suya giriyordum, Bir düşünün; yedi ay, yedi regl dönemi. Bir gün ayağa kalkıp herkese, 'Dinleyin eğer set aniden Jaws filmine dönerse, bu benim hatam olabilir, dediğimi hatırlıyorum."
Veda...
Rose: Ortalık sessizleşiyor. Jack: Filikaları organize etmek birkaç dakika sürecek. Sizi bilmem ama ben White Star Line'a tüm bu olanlar hakkında sert bir mektup yazmaya niyetliyim. Rose: Seni seviyorum, Jack. Jack: Sakın bunu yapma. Sakın vedalaşma. Henüz değil, beni anlıyor musun? Rose: Çok üşüyorum. Jack: Dinle Rose. Buradan çıkacaksın, hayatına devam edeceksin, bolca çocuk yapacaksın ve onların büyümesini izleyeceksin. Yaşlı bir kadın olarak yatağında sıcak bir şekilde öleceksin, burada değil, bu gece değil. Böyle değil, beni anlıyor musun? Rose: Vücudumu hissedemiyorum. Jack: O bileti kazanmak Rose, başıma gelen en iyi şeydi. Beni sana getirdi. Ve bunun için minnettarım, Rose. Minnettarım. Beni gururlandırmalısın. Ne olursa olsun, ne kadar umutsuz olursa olsun, yaşayacağına söz ver, ne olursa olsun vazgeçmeyeceğine... Bana şimdi söz ver Rose ve bu sözü asla yerde bırakma. Rose: Söz veriyorum. Jack: Asla. Rose: Asla bırakmayacağım, Jack. Asla bırakmayacağım.
Peki Titanic'i bu denli büyük, bu denli etkileyici yapan şey nedir?
Filme baktığımızda karşımıza ilk çıkan şeyin sınıflar arası ilişkiler olduğunu görürüz. Gemide burjuvalar, orta sınıf ve yoksullar farklı katmanlarda, farklı ayrıcalıklarla yolculuk ederler. Tıpkı hayatın kendisi gibi. Her sınıfın kendi adetleri, kendi yaşam kültürü vardır. Zenginlerin dünyasına baktığımızda büyük bir tutuculuk ve çeşitli kurallar silsilesiyle karşılaşırız. Zevk almak için değil, görev icabı sürdürülen alışkanlıklar, yemekten daha önemli hale gelen sofra ritüeleri ve zarif göstermekten ziyade sahibine işkence çektiren kıyafetler gibi nice detay söz konusudur.
Sevdim bu alıntıyı.
. "Suyun yolunun başlangıcı ve sonu yoktur. Deniz etrafınızda ve içinizdedir. Deniz, doğumunuzdan önce ve ölümünüzden sonra evinizdir. Kalplerimiz dünyanın rahminde atar. Nefesimiz derinliklerin gölgesinde yanar. Deniz verir ve alır. Su her şeyi birbirine bağlar, yaşamı ölüme, karanlığı aydınlığa."
Sayfa 41 - HİNDUİZM'İN IŞIĞINDA AVATAR / BAHAR İNCİKitabı okudu
Reklam
. Aşkın gerçek olmadığına inanan birine aşık oldunuz mu hiç? Ya da İnanmadığınız şey aşk mı yoksa insanlar mı? .
. . Çünkü altmış yaşına da gelseler açıkta kalan yaralar kabuk bağlamıyor. . .
. . Sıradan insanların olağanüstü hikayeleri olur. . .
Sayfa 22 - Emre Alettin Keskin / Kuşkaşspor OleyKitabı okudu
. Geri dönmen imkansız. Eskisi gibi olmayacaksın.İki dunya arasında bir yerlerde dolaştığını hayal ediyorum. Gidemiyorsun, dönemiyorsun. Belki de geri gelmek istemiyorsun. .
Sayfa 17 - Çiğdem Demirhan /Kulak TıkacıKitabı okudu
. Çünkü bencilliğin sevginin katili olduğuna inanıyordu. Zira cana kıyanlar affedilmeyi hak etmezlerdi. .
Sayfa 35 - Mahir Şanlı. / Urashıma TaroKitabı okudu
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.