Her ramazanın ayrı bir rengi, ayrı bir kokusu , ayrı bir biçimi vardır. Herbiri kökte ve temelde ayni olsa da her yılın ramazanı, mevsimlerin boyasına batıp çıka, hafızada ayrı bir fenomen değeriyle yaşar.
Oruç, insanın katıldığı, her yıl bir ay katıldığı bir ruh şölenidir.
Sezai Karakoç dediğimizde diriliş ruhu canlanır hemen zihnimde. Elbette bu kitaba da yansımıştı bu ruhu, oruçla diriliş şeklinde tasvir etmişti.
O, hep ruhu diriltmeğe çalışır diyerek ramazanı da bir diriliş zamanı olarak betimlemişti.
Orucu her yönüyle ele alarak ve edebi dilinin de gücünü kullanıp muhteşem betimlemeler yaparak bambaşka bir bakış açısı kazandırıyor oruca ve Ramazan ayına karşı. İyi ki okudum dediğim ve herkesin muhakkak bir ramazan öncesi veya ramazan içinde okumasını tavsiye ettiğim bir eser oldu.
Kitabın en sonunda içindekiler kısmına gelip bitirdikten sonra göz attığımda başlıkları görünce her başlıkla oruca farklı bir anlam kattığını, çocukluktan yetişkinliğe iftarından sahuruna bayramından kadir gecesine ramazanın insanın gözünde nasıl göründüğünü ve öneminin anlamının ne olduğunu vurgulamak istemişti.
Artık hayatımın geri kalanında oruca yüklediğim anlam daha boyutlu daha derin olacak inşallah.
Kitabın da son cümlesinde dediği gibi "Allahtan dileğimiz ölünceye kadar da böyle sürüp gitmesidir".