Bütün anılarım üzücü, başıma gelenler üzücü, bu ne lan! Ben böyle aktarmaya ya da görmeye müsait olabilirim ama. Evet, ben böyleyim. Bir keresinde ailecek pikniğe gitmiştik, pikniği danalar basmıştı. Şu bir cümlelik hikâyedeki acıya, travmaya bakın. Danalardan biri termosumuzu yemeye çalıştı, boğazına takıldı ve hökürmeye başladı. Babam sopayla dananın boynuna vurdu. Dana da gürültülü bir şekilde öğürdü ve salyalı termosu yere bıraktı. Kap kacak bırakmadılar, yaktılar yıktılar, mahvettiler ailemizin kaliteli zamanını. Babamı şiddete mecbur bıraktılar. Dana bir şekilde termosun yenebilir bir şey olduğunu düşündü diye koca adam çocuklarının önünde sopayla şekil yaptı. O öğürmeler, o gözdeki seyirmeler falan, yazıklar olsun. Ara ara o dananın çilesini anımsayıp hüzünlenirim. Sonrasında piknik mi kalır? İnsanda keyif bırakmadılar.