Profil
17 Haziran 1996, Pazartesi
Karısının günlükteki sözleriyle diyalog ve karısının bir dileği duyulur: Yaşadıkları günün hiç bitmemesi, yarının da bugün gibi olmasını dilemektedir. "Yarın nedir?" diye sorar karısına A. Karısı "Kim bilir?" diye cevap verir, "Yarın belki de sonsuzluk ve bir gündür."
Sayfa 64 - İstos YayınKitabı okudu
NURİ BİLGE CEYLAN'LA "KIŞ UYKUSU" ÜZERİNE
Gururu, onuru bu kavramların gerçek anlamlarını kurcalamak istedik. İsmail filmin en gururlu insanı ama bu yüzden aynı zamanda da en sorumsuz ve bencil insanı belki de. İmam belki gururunu en ayaklar altına alan insan ama öte yandan en sorumluluk sahibi olan. Bu kavramları başka şeylerle bir arada ele almak gerekiyor. "Ne gururlu adam, helal olsun!" diye bakabilecek bir insan değilim. Hangisine daha çok saygı duyarsın? Birinin paraları ateşe atabilme kahramanlığı göstermesine mi yoksa Hamdi'nin gururunu hiçe sayıp annesine, ailesine bakıyor olmasına mı?
Sayfa 268 - Norgunk YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
NURİ BİLGE CEYLAN'LA "KIŞ UYKUSU" ÜZERİNE
Taşradaki insanlar beni daha çok şaşırtıyor. Burada (İstanbul'da) çok yakın arkadaşlarım oldu, beş sene boyunca masada konuşuyorsun. Sonra bir gün beraber bir iş yapmaya kalkıyorsun, bir anda küsüyorsun. O kadar pratikten kopuk bir ilişki biçimi var ki. Oysa taşrada bütün düşünceler birtakım gerçek pratik olaylara bağlı. Hemen ortaya çıkıyor her şey, hızla. Burada çıkmıyor. Hakikaten bir sürü arkadaşımla - bunların içinde sinema dünyasından insanlar da var - bir tek ortak iş yapmaya kalktığımızda beceremedik. Ama yıllarca dünyanın en iyi anlaşan insanları gibi dolandık ortalıkta. Duyguların, fedakârlığın ortaya çıkması gereken ilk anda sözlerin başka, eylemlerin, edimlerin başka olduğunu anlıyorsun. Onun için belki taşra insanından bahsetme eğilimim daha fazla.
Sayfa 268 - Norgunk YayıncılıkKitabı okudu
İnsan Denilen Muamma
Nietzsche ile Dostoyevski arasındaki farkları bazen ben de düşünürüm. Dostoyevski'nin inançlı olduğu iddia ediliyor, ben buna pek katılmıyorum. Dostoyevski'nin inançsız ama inanmaya çalışan bir insan olduğunu, bunu başaramadığı için de acı çektiğini düşünüyorum. Fırtınalı doğasının onu inancın güvenli ve sıcak kollarına özlem duymak zorunda bıraktığını düşünüyorum. Ama inanç insanın sadece istemesiyle ulaşabileceği bir şey değil. Akıl kalbe ayak direyebiliyor. Dostoyevski'nin inanmaya çalışan bir inançsız olduğunu, kendisine en benzeyen karakterlerden biri olan Şatov'un, tanrıya inanıp inanmadığı sorulduğunda, "inanacağım" diye cevap vermesinde bile hissedilebiliyor. Ya da aynı şey, Dostoyevski'nin, Ivan, Stavrogin gibi inançsız karakterlerini son derece inandırıcı, derin ve karmaşık, Alyoşa gibi inançlı karakterlerini ise çok daha yüzeysel ve neredeyse sembolik kurmasından da anlaşılabilir.
Sayfa 190 - Norgunk YayıncılıkKitabı okudu
GERÇEK, SAKLADIĞIMIZ TARAFTA
Uzak'taki bir sahneyi, yabancı eleştirmenler dahil herkes niyetlerimden farklı okudu. Ben de tekrar tekrar baktım sahneye ve öyle okunmasının sebebini anlayamadım. Herkes adamın Tarkovski izlemesini taşradan gelen akrabasını uyutmak için bir numara olarak algıladı. Bu bana çok saçma geliyor, hayatta karşılığı yok böyle bir şeyin. Halbuki adam arkadaşlarının evinden dönüyor; orada aşağılanmış, suçlanmış, denmiş ki sen ideallerinden vazgeçtin vs. O konuşmalarının etkisiyle, idealleriyle yeniden ilişki kurmayı deniyor. Bu amaçla Tarkovski seyrediyor.
Sayfa 154 - Norgunk YayıncılıkKitabı okudu
Sunuş
"Yalnızlığı bir kader gibi kabullenmiş durumdayım."
Sayfa 13 - Norgunk YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Murat Tolga Şen
Sosyolojisi olan bütün filmler başarılıdır. Titanic için de bunu söyleyebilirim, Recep İvedik için de. İvedik de zenginleri, eğitimlileri döven bir alt sınıf karakteridir. Bir sosyal intikamcıdır. Bu tip şeylerin sinemada bir karşılığı olduğunu düşünüyorum. Türkiye ya da Amerika fark etmiyor, seyirci böyle şeyler satın almayı seviyor.
Dış Basında İklimler
Sükunet, eski harebelerde kabataslak çizilmiş, mevsimlerde ve hatta onların kaçınılmaz değişimlerinde kalmış erişilmez bir şey. Sükunet, görünce tanıyamadığımız ama hep özlemini duyduğumuz şey.
Sayfa 124 - Norgunk YayıncılıkKitabı okudu
İç Basında İklimler
Uzak'ın başında, daha yeğen gelmeden önce kahramanımız eve bir kadın alır, olayı görmeyiz ama onun kadın gittikten sonra 'temizlik maksadıyla' yatağa sevdiği havlu gibi bir şeyi ortadan kaldırışını görürüz. Kadına yabancılığa (yabanilik bile denebilir), kadınla 'sulh olmamışlığa' dair gayet mahrem bir ipucudur bu. Uzak'taki tek kadın, tek erotik ihtimal olan kapıcının kızı da İklimler'deki sevgili olmuş nitekim.
Sayfa 107 - Norgunk YayıncılıkKitabı okudu
İç Basında İklimler
İklimler bir Nuri Bilge Ceylan yapımıdır. Bu şu demek: Kimi sekanslarda gerçek zamana paralel akan sinemasal zaman, bu zamanların içinde odaklanılan özel bazı 'an'lar, büyük anlatılar peşinde koşmama, final fetişizmine, görkemli başlangıç ve görkemli sonlara önem vermeme ve fakat her şey tamamlandığında ortaya görkemli bir bütünlüğün çıkması.
Sayfa 99 - Norgunk YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
FESTİVAL SIRASINDA YORUMLAR
"İnsanlar ufak şeylerden mutlu olurlar. Daha da ufak şeylerden mutsuz..."
Sayfa 82 - Norgunk YayıncılıkKitabı okudu
'Halk bunu anlamaz' lafı , beni öteden beri müthiş kızdırmıştır. Bu da ne demektir? Halk adına konuşma, çoğunluğun sözcülüğünü yapma hakkı kime verilmiş ki? 'Halk'ın neyi kavrayıp kavramadığını, neye ihtiyacı olduğunu, neyi reddettiğini kim bilebilir ki? Yoksa halkın gerçek merakları , düşünceleri , özlemleri, umutları ve hayal
Sayfa 154 - Agora kitaplığı, 2007Kitabı okudu
Ticari filmler izleyicinin gerçek sanatla ilişkisini büsbütün yok eder
Ticari filmlerde ve sıradan televizyon yapımlarında tutturulan ortalama ölçü , izleyicinin gerçek sanatla ilişki kurma imkanlarını büsbütün yok ederek beğenilerini bağışlanamaz ölçülerde mahvetmektedir.
Sayfa 150 - Agora kitaplığı, 2007Kitabı okudu
Sanat, doğası gereği aristokrattır ve dolayısıyla halkın arasında bir tür seçmeye başvurur.
Sayfa 147 - Agora kitaplığı, 2007Kitabı okudu
sinemada müzik sessiz nim döneminde kullanılmaya başlanmıştır. Piyanonun başında oturan biri, gösterilene ritmik açıdan uyan , geriliıni yansıtan müzikal bir parçayla beyazperdede olup bitenlere eşlik ederdi.
Sayfa 142 - Agora kitaplığı, 2007Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.