Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Nisan 2000 Ve 24 yıl sonra Putin bunu yapmaya çalışıyor...
Gazetelerde okuduğum bir haber dudaklarımda istihzai bir gülümsemenin belirmesine neden oluyor ister istemez: "Sivastopoldaki Rus filosuna ilk ziyaretini yapan Devlet Başkanı Putin; Karadeniz bir Rus gölüdür' dedi."
Mektup-18
''Aynı sıralarda oturduğumuz zengin burjuva çocukları hususi arabaları ve nazlı flörtleriyle okula gelirken, biz tasarruf olsun diye otobüse dolmuşa para vermez bir saatlik yolu yaya yürürdük. Ama yarının çocukları daha eşit daha hür ve ezilmemiş olarak okuyacaklar. Okumak bir talih oyunu değil, hak olacak onlar için.''
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
Türkiye’de Müslümanlığı temsil durumunda bulunan yazar, düşünür, aydın, siyasetçilerin ise ödünç kavramlarla hak ve özgürlük talepleri, ülkedeki "marjinal" gruplar kadar bile gür değil. Gayetle sinik ve edilgen. Kendi kavramlarından, değerlerinden ürken bir halle insaf bekler durum sergilemeleri 28 Şubatçı medya gladyatörlerinin iştahını kabartıyor.
176 syf.
8/10 puan verdi
Milli Kimlik Milliyet Milliyetçilik
Milli Kimlik Milliyet Milliyetçilik
Mustafa Çalık
Mustafa Çalık
5 ay önce nükseden elim hastalık sebebiyle vefat eden merhum
Mustafa Çalık
Mustafa Çalık
hocanın okuduğum ilk kitabı oldu, kitap
Mustafa Çalık
Mustafa Çalık
hocanın çeşitli tarihlerde, çeşitli konular hakkında bazı dergiler de yazdığı yazıların toplanmasından meydana geliyor. Yazıların tamamı yazıldığı dönemin siyasi ortamını veya genel tarih, siyaset, milliyetçilik gibi konulara değiniyordu. Ben özellikle
Mustafa Çalık
Mustafa Çalık
hocanın
Turgut Özal
Turgut Özal
ve Özal devri hakkında yaptığı yorumları ve çıkarımları çok beğendim gerçekten
Mustafa Çalık
Mustafa Çalık
hocanın milliyetçi ve müslüman entelektüel bir aydın olduğunu düşünüyorum. Sadece bazı meseleler de bazı kişileri gereksiz yüce göstermiş diye düşünsem de kendi içinde tutarlı hoş bir kitaptı, adeta yakın siyasi geçmişi 15-20 yıl önceyi tekrar yaşadım zaten aynı meselelerin bazıları hatta daha doğrusu birçoğu günümüzde de devam ediyor...
Milli Kimlik Milliyet Milliyetçilik
Milli Kimlik Milliyet MilliyetçilikMustafa Çalık · Cedit Neşriyat · 200835 okunma
Asla hatırımızdan çıkartmamalıyız ki, çâreyi, Edirne ile Kars'ın arasında değil de Brüksel'le Vaşingtın'ın arasında arayanlar, son olmayacak başka krizlere, bilerek veya bilmeyerek şimdiden zemin hazırlamaktadırlar.
İktidar ve yahut devlet kavramları, az veya çok milliyetçiliği gerekli ve hatta zarurî kılan bir mahiyet taşır. Devlet iktidarının değişmez sahibi pozisyonundaki bürokrasi gibi siyasî iktidara gelen her nevi kadro da milli menfaat ve bekânın gerekleri ile fiilen yüz yüze geldiği için gayrıihtiyarî olarak milliyetçi refleksler sergilemekten hâli kalamayacağını kısa zamanda farkeder. Dünyada geçerli olan siyasî sistem millî devletler arası münasebetlere dayalı karakterini sürdürdüğü müddetçe başka türlüsünü düşünmeye de imkân yoktur. İktidarı alıncaya kadar 'komünist toplum' hülyası ile çırpınan komünist ve sosyalist elitlerin, iktidara geçince, teoride 'karşı devrimci' dedikleri milliyetçilerden daha 'milliyetçi' politikalara yönelmeleri de aynı sebepten ileri gelmektedir. Sosyalist mücadeleler tarihinde 'sürekli devrim' ilkesine bağlı kalanların sürekli olarak tasfiye edilmeleri de yine bu sebeptendir.
Reklam
Milliyetçiliğin evrensel gerçekliğini teşkil eden sacayağının milli kimlik inşası, milli bekâyı temin ve milli menfaatlerin kollanması olduğunu biliyoruz. Bizim milliyetçiğilimizin bu evrensel gerçekliğe katkısı, millet iradesinin üstünlüğü ile millet fertlerinin hak ve hürriyetleri esasına dayanan çoğulcu demokrasiyi vazgeçilmez telâkki etmesidir. Türkiye'deki, 'halka rağmen halkçılık' ve 'milleti adam etme' türünden jakoben, bürokratik elit milliyetçiliği ile Türk milliyetçiliği arasındaki temel farklılıklardan biri de budur.
Halbuki, benim gibi hasbelkader devlet memuriyetinde bir müddet bulunmuş olan hemen hemen herkes bilir ki, bizim bürokrasinin 'yok' dediği şeylerin hepsi istenirse 'var' olabilecek şeylerdir. Bürokrasinin 'yok' demesinin anlamı, aslında, ya 'yoklama'dır, ya 'sen yolcusun ben hancı' veya 'var ama sana yok' anlayışıdır. Yoksa bizim bürokrasi, canı isterse tekeden süt sağar.
Anayasada Türkçenin yanına ikinci bir resmî dil olarak Kürtçenin, 'kurucu' veya 'asli unsurlardan biri sıfatıyla da 'Kürtler'in yer alması türünden, tâbir câizse 'ipe sapa gelmez' taleplerle kamuoyu önüne çıkanların, önce şunun farkında olmaları gerekir: 'Aslî unsur', ilke olarak millî devletlerde değil 'imparatorluk'larda bulunur. Millî devletlerin, hele üniter bir cumhuriyete dönüşmüşse 'eşit yurttaş' dışında 'aslî unsur'u olmaz. Aslî unsur kategorisi ve sıfatının, imparatorluklarda bile açık bir tanımı ve çoğu zaman da tanımlanmış bir karşılığı yoktur. Hele hele, 'etnik anlamda 'imtiyazlı bir asli unsur kavramı, İmparatorlukların bile benimsediği bir telâkki olmaktan ziyade onlara 'atfedilen' bir hususiyettir. Millî devletlerde, tarih içerisinde edinilmiş ve çoğu zaman kendi dışından tanımlanmış, yani 'objektif' bir üst-kimlik' söz konusudur, 'asli unsur' değil... Bunun içindir ki, Türkiye Cumhuriyeti'nin hiç bir siyasî hukuk belgesinde 'aslî unsur' gibi bir kavram, atıf veya ima yoktur. Türkiye'de Türk ırkçılığının bile yasak edildiği ve ağır cezalık suçlardan birini teşkil ettiği nasıl oluyor da unutuluyor veya hatırlanmıyor?
Vatanseverlik, elbette ki heyecanlı bir hissiyattır ve bu olmaksızın hiçbir millî inşâ gerçekleştirilemez; ama bundan ibâret de görülemez. Vatanseverlik, aklî-zihnî ve vicdânî muhâkeme gerektiren târihî ve coğrafî bir şuurdur aynı zamanda. Vatanseverlik, milletin kimlik ve bekâsı kadar, vatanın toprağına, havasına, suyuna da bekâ ve hüviyet meselesi olarak bakmaktır; yâni, tabiattan târihe kadar korunması gereken her türlü zenginliği tahrip ve yâhut talan etmemektir, ettirmemektir. Bir milletin kimliği, zaman ve mekândaki derinliği kadar değer ifâde eder; târihsiz ve coğrafyasız bir kimlik iddiası, boş ve mânâsız bir hezeyandır.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.