Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk - İslâm Tarihi

Profil
"Büyük" Selçuklu
İşte Selçukluları “büyük” yapan şey buydu. İşin sırrı güçlü ordular, çok iyi silah kullanmaları, zenginlikleri, nice toplumları emir altına almaları değildi. Onların asıl gücü, herkesin maddeye taptığı, gönlünü geçici heveslerle meşgül ettiği bu dünyada kalıcı ve sonsuz olana gönül vermeleriydi. Kalpten dünya sevgisini çıkarmış, Allah sevgisini yerleştirmişlerdi. Bu yüzden kalpleri yüzyıllar geçse de hâlâ bir ayna gibi parlamakta, günümüze ışıltı saçmaktadır.
Diyarbakır
Diyarbakır'ın ne kadar kadim bir şehir olduğunu bilmeyen yoktur. Evliya Çelebi'nin Seyahatname'de en uzun anlattığı şehir Diyarbakır'dır. Diyarbakır eski medeniyetlere ve dinlere merkez olmuştur. Evliyamız, “Diyarbakır'da iki peygamberin kabrini ziyaret ettim” demekte ve isimlerini vermektedir. Bunlardan biri Yunus(as) Peygamber'dir.
Reklam
İzlerimizi ustaca sakladılar bizden, şimdi de tek tek ortadan kaldırıyorlar.
Cami mimarisi sanatına mihrap önü kubbesini kazandıran Türklerdir.
Yıllarca bize anlatıldığı gibi Selçukluların Orta Asya'dan direkt Anadolu'ya girdiğini zannettik. Şu son Suriye savaşı sırasında da halkımızın bu konudaki hafıza kaybı ayan beyan ortaya çıktı, “Suriye ve İrak Türkmenleri mi? Onları da nereden çıkardınız!” yorumların, hepimiz duyduk maalesef. Aslında Orta Doğu Türkmenleri bizim Büyük Selçuklu bakiyelerimizdi. Biz unutmuştuk!
Nizamiye Medreseleri'nin Anadolu Uzantıları
Kayseri Gevher Nesibe ve Mahperi Hunat medreseleri; Sivas Çifte Minare, Buriciye ve Gökmedrese; Akşehir Taş Medrese; Erzurum Çifte Minareli ve Yakutiye medreseleri ve daha nicesi sayılabilir. Bu medreselerin her biri aslında Büyük Selçuklu Devleti'ndeki Nizamiye Medreseleri'nin Anadolu uzantılarıdır.
Reklam
İran'da Perslerden Kalan Selçuklu Düşmanlığı
Yıllardır duyduğum şeylerin gerçek olduğunu görmek beni üzmüştü, İranda baba-oğul Pehleviler dönemindeki Farslılık (Perslik) akımları ve Selçuklu düşmanlığı gerçekti. Pehlevilerin emriyle İran kütüphanelerindeki yüzlerce Selçuklu el yazması yakılıp yok edilmişti. Selçukluların başkenti Rey, “kazı yapıyoruz” bahanesiyle şer ellere teslim edilmiş ve dinamit patlatarak yapılan ka ularda koca bir Selçuklu kültürü yok edilmişti. Bugün Rey'e gittiğiniz zaman toprak yığınlarından başka pek bir şey göremeyeceğiniz, bir hakikattir...
Avrupa cenahında Paris, Salerno ve Oxford şehirleri başta olmak üzere birçok üniversite, Nizamiyelerden etkilenmiştir.
Nizamiye Medreseleri açıldıktan sonra,
İslam devletine resmen yeni bir soluk geldi. Şiiliğin başta İsmaili, Karmati ve Nizari kolları olmak üzere daha nice aşırıya kaçan kolları bu topraklarda kolay kolay hareket sahası ve taraftar bulamaz hâle geldi. Büveyhiler ve Fatımiler gibi son derece güçlü iki Şii temelli devletin desteklediği büyük ölçüde siyasi hareketler İslam toplumunda kanserli bir hücre gibi hızla yayılıp önce toplumu ardından da dini mahvetmek üzereyken, Selçuklu'nun bu stratejik dokunuşu tüm dengeleri birden tersine çevirmişti. Önü kesilen bu akımlar ne büyüyebildiler ne de toplum tarafından kabul gördüler. Kısıtlı bölge ve kalelerde hapsolup erimeye başladılar.
Nizamiye Medresesi Kütüphaneleri
Büyük Selçuklu çağında kitap her şeydi. Nizamiye Medreselerinin kütüphaneleri ise dillere destandı. Binlerce cilt kitap barındıran bu kütüphaneler öğrencilere başka bir yere gitme ihtiyacı bırak mıyordu. Bağdat Nizamiyesi'nde altı bin cile kitap olduğu rivayet edilmektedir.
Reklam
Her Devre Lazım Bir Devlet Adamı: "Nizamülmülk"
Nizamülmülk'ün oğlu Müeyyedülmülk bir ara kendi reyiyle bir âlim zatı okula tayin ettirmişti. Bu duruma itiraz eden babası Nizamülmülk, hemen olaya müdahale ederek bu tayini geri çektirdi. Dönemin sultandan sonraki en önemi ismi olan Nizamülmülk'ün oğlu da olsanız, sizin istediğiniz değil sistem neyi gerektiriyorsa o yapılıyordu.
Nizamiye Medreseleri Eğitim Sistemi
Nizamiye Medreseleri'nde yıl geçme esası yoktu, Aslında Selçuklu ve Osmanlı medreselerinin çoğunda, yüzyıllar boyunca durum böyleydi. Bugün okula giden çocuklara sorduğumuz “kaça gidiyorsun?” sorusu eskiden sorulmaz, bunun yerine “hangi eserleri bitirdin?” diye sorulurdu. Yani önemli olan o okulda kaç yıl tükettiğin değil hangi eserleri okudugun, hıfzettiğin ve aklına yerleştirdiğindi.
İlk zamanlarda felsefe, mantık gibi dersler gösterilmişse de İmam-ı Gazali Hazretleri'nin Nizamiye vazifesi döneminde şüpheci felsefe akımı bırakılmış, yerine akıl ve kalp uyumunu önceleyen Gazali görüşleri konmuştur.
Nizamiye Medreseleri
O güne kadar çoğunlukla vakıf aracılığıyla yönetilen özel kurumlar olan medreseler, ilk defa devlet eliyle yönetilen, öğretmen maaşından öğrenci bursuna kadar her harcamaya devletin destek olduğu resmi kurumlar hâline gelmişti. O zamana dek medreselerde tek yönlü eğitim verilirken Selçuklu'nun ilme dokunmasıyla çok yönlü, kapsamlı, öğrencilerin hemen bütün ihtiyaçlarını karşılayan, çok fonksiyonlu, devasa binalar inşa edilmişti. Derslikler, öğrenci odaları, öğrencilerin başında yatılı görev yapan müderrislerin odaları, aşevi, mescit, yemekhane, gezi alanları, spor mekânları gibi birçok birim aynı kurum içindeydi.
Bir Selçuklu Destanı: Nizamiye Medreseleri
Nizamiye Medreseleri başta Horasan ve Maveraünnehir olmak üzere Irak, Suriye ve Anadolu topraklarında açılmıştır. Şiilik ile mücadele dışında, devlet kurumu için insan yetiştirme, İslamiyet ile yeni tanışmış Oğuz boylarını irşad etme, yeni alınan yerlerdeki halkların aydınlatılması ve toplumun her tabakasından zeki kabiliyetli gençleri kazanma gibi kaygılar da gütmüşlerdir.
77 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.