Abraham Linkoln kanunî düzenlemelerle ülkesindeki köleleri 'dış' hürriyete kavuşturunca bu köleler eski efendilerine tekrar varıp biât etmişler. Çünkü kölelerin 'iç' hürleşmesi gerçekleşmemiş. Eski üsûl kölelik ya, hadi bunu bir de yeni üsûl köleliğe uygulayalım. Kapitalist düzende 'yaşar gibi yap'ıp da hiçbir rahatsızlık emaresi göstermeyen, bu dünyaya uyum sağlamış gibi görünen bir ruh hastası yeni köleyi azad etsek, Thoreau gibi, göle komşu bir ormana koysak, tabiat anayla anlaşamayacağını vehmettiği için eski yerini arayacaktır. Çünkü bunun da iç hürleşmesi gerçekleşmedi. Abraham Linkoln örneğindeki köleler, birtakım şahsî mesuliyetlerini omuzlayamayacaklarını düşünüp hürriyeti kusmuşlar, kulluğa avdet etmişlerdi. Yeni köle de uyduruk konforları toprağa temas etme şerefine tercih eder. Tabiî ve fıtrî olanın toprak değil, beton olduğunu vehmeder. Elbette o da hürriyeti kusup kulluğa avdet edecektir. Bu kişiler için hürriyetin her türlüsü intihardır.